"رأى" - ترجمة من عربي إلى تركي

• gördü
• görmüş
• gören
• gördüğünü
• görünce
• görürse
• görmüştür
• gördüğü
• görmemiş
• görmüştü
• gördüğünde
• gördünüz
• görmedi
• görüp
• gördüm

Fransız veliahdı, Altın Yunus, bunu rüyasında gördü ve gülümsedi.
الدرفيل الذهبى وريث العرش الفرنسى قد رأى ذلك فى منامه

Çünkü stratejik davranan yukardan biri... bu yöntemdeki potansiyeli gördü.
ولكن بسبب شخص في القمة والذي رأى اهمية هذه الطريقة

Efendim, işte adam bu. Olay olduğu anda tam oradaymış. Her şeyi görmüş.
سيدي، هذا الرجل، إنه كان هناك عندما وقع الحادث، لقد رأى كُل شيء

Omzunun üstünden... bakmaya çalışırken iskelet gibi zayıf bir kadın eli görmüş.
عندما حاول أن ينظر للوراء رأى شئ غريباً ونحيف جداً على كتفه

Bir şey gören var mı diye birkaç çocukla konuştum.
تكلّم إلى بعض الأولاد اسأل إن كان أحد رأى شيئاً

O gemiye giden Kane, orada binlerce yumurta gördüğünü söyledi.
الذى دخل تلك المركبه قال أنه رأى ألاف البيوض الآلآف

Ama Albert Einstein, uzayın dokusuna baktığında tamamen farklı bir şey gördü.
لكن عندما نظر البرت اينشتاين إلى نسيج الفضاء, رأى شىء مختلف تماماً.

Ama bu çocuk bu adamı başarısının ve caniliğinin doruğundayken gördü.
لكن هذا الطفل رأى هذا الرجل.. في المهنة الكاملة نجاحه وخبثه

O, binanın çökerken çıkardığı çatırtı ile birlikte yaklaşık altı parıldama gördü.
رأى حوالى ستة من هذه الومضات مصحوبة بصوت طَقطَقة قبل أنهيار المبنى

Ne ayda yürüyen bir adam gördü ne Mp3 çalarda Lil' Kim dinledi ne de bahçıvan, aşçı, evin hanımı kanepede üçlü serisini izledi o adam.
الذي ما رأى مشي رجل على القمر أو إستمع إلى ليل ' كيم على إم بي 3 لاعب أو راقب فشل الفشل الإختراق الثلاثي الكوكا مضغ

Albayın oğlu kum çukurunda, örümcek ağına benzettiği bir şey görmüş.
ابن العقيد قال انه رأى ما ظنه نسيج عنكبوت فى المخبأ

Ames'in cinayet yerini terk eden iki kişiyi görmüş bir tanığım var.
لقد وصلني تقرير يفيد بأنه يوجد شاهد رأى رجلان يغادران مسرح الجريمه

Komşulardan biri her şeyi görmüş. TIR şoförünün hatasıydı diyor.
أحد الجيران رأى كل شيء، وقال أنه خطأ سائق شاحنة،

Böylece Julio'yu canlı olarak son kez gören başka birine ihtiyaç duydu.
لذا احتاج شخص آخر لكي يكون الشخص الاخير الذي رأى يوليو حيا

Bir tanesini gören birini tanıyan birini tanıdığını söylüyor. Neyi gören?
قالت إنها عرفت شخصاً كان يعرف شخصاً أخر رأى واحداً منهم

Kişisel eşyalar arasında mavi bir sırt çantası gören oldu mu?
هل ثمة من رأى حقيبة ظهر زرقاء مع المتعلقات الشخصية الأخرى؟

Bir keresinde adamın biri kardeşinin yeni ergen töreninde Elvis Presley'i gördüğünü söylemişti.
ذات مرة جاء رجل يقول لي رأى الفيس بريسلي في بار أخيه ميتزفه.

Sonra elimde silah olduğunu görünce birden sustu ve öylece kaldı.
ثمّ توقّف عن الكلام عندما رأى المسدّس الذي وضعته على الغطاء

Biri gelir de evi bu hâlde görürse ne yaparım?
اتفرض لو أن أحد أتانا و رأى المكان بهذه الحالة؟

Ama o hep etrafta dolaşırdı. Mutlaka her şeyi görmüştür.
لكنه كان متوجداً هناك دائماً لابد أنه رأى الأمر برمته

Kimin neyi gördüğü, kimin ne yaptığı, kimin kimi yaptığı hiç umurumda değil!
لا أبالي بمن رأى ماذا أو من فعل ماذا أو من رأى من

Kimse hiç bir şey görmemiş duymamış ve hiç kimse polise konuşmuyor.
لا أحد سمع شيء، لا أحد رأى شيء، ولا أحد تحدّث للشرطة.

Kuzeybatı Pasifik Tepe Örtüsü Birleşmeleri'nden birinde, tepe örtüsünde yuvaları görmüştü ve bu harika heykeli yarattı.
رأى في أعشاش شجرة المظلة في أحد ملتقياتنا للمظلة في شمال غرب المحيط الهادئ، وكون هذا النحت الجميل.

Doktor annenizi ilk kez gördüğünde, o çok hastaymış gerçekten çok hastaymış.
الطبيب رأى فى الحال ان امك كانت مريضة جدا مريضة جدا حقا

Ama ikiniz de bir şey ne gördünüz, ne duydunuz.
وأغلق ثانية، ولا أحد منكم رأى أو سمع أي شيء

Şimdiye kadar, organizasyon dışından hiç kimse bu adamı görmedi.
أعني أنه لا أحد من خارج المُنظّمة رأى هذا الشخص

O patlama, ona hayalet görüp görmediğini sorana kadar gelmedi.
إنفجاره هذا لم يظهر حتى سألته إن رأى شبحاً بحياته.

Ben ilkini gördüm, ama dünya kısa sürede milyonlarcasını gördü.
رأيت الأوّل, لكنّ قريبًا رأى العالم الملايين