Bir zamanlar, Maine'de, Haven adında küçük bir kasaba varmış. | Open Subtitles | ذات مرة كانت هناك مدينة صغيرة على الجزيرة إسمهــا هايفــن |
Bugün yolda bir kadın ve küçük bir kızla karşılaştım evet. | Open Subtitles | أجل لقد قابلت سيدة وفتاة صغيرة على الطريق هذا الصباح أجل |
Sizi çok küçük bir adım olarak bile olsa üçüncü taraf olmaya davet ediyorum. | TED | لذا دعوني ادعوكم .. لأخذ موقعكم كطرف ثالث بخطوة صغيرة على الاقل |
Adli tıp uzmanı olmak için biraz küçük değil misin? | Open Subtitles | أنتِ صغيرة على أن تكونِ طبيبة شرعية متخصصة، ألستِ كذلك؟ |
Yani sevmediğiniz bakterinin üzerinde küçük bir çıkıntı bulup, tıpkı Stafilokok gibi - onu özellikle sevmiyorum çünkü geçen sene profesör bir arkadaşımı öldürdü. | TED | ليوجد خاصية صغيرة على البتكريا التي لا تريدها مثل ستيفيلوككس ، والتي لا أحبها على وجه الخصوص لانها قتلت بروفسور صديقي في العام الماضي |
Genişlemesinin yüzeyinde küçük bir parçaymışız gibi. | TED | إننا بشكل أو بآخر رقعة صغيرة على رقعة فسيحة. |
Hayatım, sınırın güneyinde küçük bir kantina almayı düşünüyorum. | Open Subtitles | محبوبتي اعتقد أني سأشتري حانة صغيرة على الجنوب من الحدود |
Tavan yapmak üzere olan küçük bir yazılım şirketi var. | Open Subtitles | هناك شركة برمجيّات صغيرة على وشك أن يرتفع سعر أسهمها عالياً |
Kendimi büyük bir kancanın ucundaki küçük bir solucan gibi hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر بانى دودة صغيرة على خطاف كبير ملعون |
"Kendimi büyük bir kancanın ucundaki küçük bir solucan gibi hissediyorum." | Open Subtitles | أشعر بانى دودة صغيرة على خطاف كبير ملعون |
Los Angeles'ın küçük bir kasaba olduğu günlerden beri ailemin mesleği. | Open Subtitles | منذ أن كانت " لوس أنجلوس " بلدة صغيرة على الحدود |
Biz Adrian Conrad'ı sorguya aldıktan bir hafta sonra, operasyonlar yavaşlatıldı ve Oregon kıyısındaki Steveston adında küçük bir kasabaya taşındı. | Open Subtitles | و بعد اسبوع اخذنا ادريان تحت وصايتنا وعادت العمليات لتوازنها ثم انتقلت الشركة الي مدينة صغيرة على ساحل اوريجون تسمي ستيفستون |
Bu akşam nişanlıma küçük bir şaka yapmak istiyorum. | Open Subtitles | وهناك شيئا ً آخر أريد أن ألعب طرفة صغيرة على خطيبتي.. |
Yüzeyde şurada küçük bir anormallik var. Balon gibi. | Open Subtitles | حالة شاذة صغيرة على السطح هنا، مثل فقاعة |
Parmağın uç boğumunda küçük bir delik var. | Open Subtitles | هناك حفرة صغيرة على طول الوجه الظاهر من الاصبع |
Roscoe, küçük bir kızın hayatı tehlikede. | Open Subtitles | حتى يعود والت من رحلة الصيد؟ روسكو، حياة فتاة صغيرة على المحك |
"Doğru kişi" diye bir şey yoktur ama olsaydı bile onu bulmak için biraz küçük değil misin sence de? | Open Subtitles | لا يوجد شيء يُسمّى " المنشود"، و حتى لو وُجِد ألا تظنين أنكِ صغيرة على إيجاده؟ |
Kendi başına seyahat etmek için biraz küçük değil misin? | Open Subtitles | ألستِ صغيرة على السفر بمفردكِ ؟ |
Kilodunun üzerinde küçük kalpler var Süper. | Open Subtitles | إنها تضع قلوبا صغيرة على سروالها الداخلى |
Yıllar boyu ufak kesikler, sonra da sekreterle son darbe. | Open Subtitles | جروح صغيرة على مر سنوات، ثم طعنة أخيرة، بتلك السكرتيرة |