Bıçaklamayla vurulma olayını birbirine bağlayan somut bir kanıt olmalı diye düşünüp durdum. | Open Subtitles | ظللت أفكر يجب أن يكون هناك بعض الأدلة المادية ربط طعن لاطلاق النار. |
ve ben seyahet ederken, umudunu yitirmiş genç insanlarla tanışıp durdum. | TED | وبينما كنت مسافرة في مختلف المناطق، ظللت ألتقي بالشباب الذين ربما فقدوا الأمل. |
Çizgi romanlar yapmaya devam ettim ve Worcester Sanat Müzesi'nde, bana hiçbir eğitmen tarafından verilmeyen en harika tavsiye verildi. | TED | و ظللت أصنع الرسوم الفكاهية، و في متحف وركستر للفنون تم إعطائي أعظم نصيحة قد يستطيع تقديمها معلم على الإطلاق |
O noktayı düşünmeye devam ettim. Beni hiç etkileyemedi bile. | Open Subtitles | و ظللت أفكّر بتلك النّقطة لم يُزعجني أبداً، سأخبرك بهذا |
Masamın üzerine koydum ama sürekli üzerine kahve dökülüp duruyor. | Open Subtitles | كان لي على مكتبي، ولكن ظللت إراقة القهوة على ذلك. |
Eğer buralarda biraz takılırsan belki buluruz. Ayrıca, hep başka gezegenler olacak. | Open Subtitles | إن ظللت هنا طويلاً بما يكفي الى جانب,دائماً سيكون هناك كواكب أخرى |
Tam iki koca yıl boyunca seni bekleyerek bu Allah'ın çölünde oyalandım durdum. | Open Subtitles | لقد ظللت في هذا المكان المهجور أنتظرك لعامين |
Beni bırakması için ona yalvarıp, durdum. | Open Subtitles | مكبلة إليه ظللت أتوسل إليه أن يطلق سراحى |
Ölümünden günler sonra hep şunu düşündüm durdum belki de benim hatamdı, yine de, ne yapıp etti saygımı kaybetmeyi başardı. | Open Subtitles | بعد أيام من موتها ... ظللت أفكر ربما كان هذا خطأي في نهاية المطاف و إنها فعلت ما فعلته وفقدت احترامي |
Karanlıkta bu evin ışıklarını gördüm ve buraya ulaşana kadar koşmaya devam ettim. | Open Subtitles | رأيت أنوار ذلك البيت في الظلام و ظللت أجري حتى وصلت إلى هنا |
Ama bu şekilde çalışmaya devam edersen, uykusuzluk hastalığına yakalanacaksın. | Open Subtitles | ولكن لو ظللت تعمل حول الساعة . سوف تصاب بالأرق |
Konusmaya ve onun gibi davranmaya devam edip muhabbeti uzattim. | Open Subtitles | لذا ظللت أتحدث معه متظاهرةً بأنها هي و تحدثنا عموماً |
Arada bir cüzdanı ona göndermek için kendimi zorladığım oldu ama sürekli erteledim ve hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | بين الحين و الآخر أشعر بالحماس لإعادتها إليه، ظللت أُأجل الأمر و لم أفعل شيئاً حيال ذلك |
Telefonlara sürekli cevap verirsem, insanlar aktif bir hayatım olmadığını zanneder. | Open Subtitles | إذا ظللت أرد على الهاتف كل مرة ستظن الناس أن حياتي فارغة |
Ben de sürekli onu izledim nefes aldığının kanıtı olarak kıyafetleri filan kıpırdar diye umutla bekledim. | Open Subtitles | و ظللت أراقبها لأرى ملابسها تتحرك, لتظهر أنها كانت تتنفس. |
Bir gün çıkıp gelirsin diye düşündüm hep, ama hiç gelmedin. | Open Subtitles | ظللت أفكر أنكِ ستظهرين ذات يوم لكنكِ لم تفعلي ذلك إطلاقًا |
Her şeyi bir anda gerçekleştirecek bir şeylerin olma ihtimalini hep düşünmüşümdür. | Open Subtitles | ظللت أتساءل عما إذا كان هناك لحظة حيث تُسْحَب كافة السلاسل معاً |
Ya da hala 2. Dünya Savaşında mahsur kalmak mı isterdin? | Open Subtitles | أم كنت تفضل لو ظللت عالقاً في الحرب العالمية الثانية ؟ |
İki yıldır oradayım, daha önce de iki yıl Roma'da kaldım. | Open Subtitles | وقد ظللت هناك لمدة عامين, وقبلها عامين فى روما |
İçimden atmaya uğraşıp duruyordum, ama bir hissi nasıl yok edebilirsin ki? | Open Subtitles | لقد ظللت احاول جعله يختفى لكن كيف يمكنك ان تقتل احساس ؟ |
Filtreleri daha iyi kontrol etseydim o yangına engel olabilirdim diye düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | ظللت أفكر ربما كان يمكنني أن أمنع ذلك الحريق لو تفحصت المرشحات جيدا |
Burada kalırsam, sadece daha fazla soruna yol açarım. | Open Subtitles | إذا ظللت هنا سوف أتسبب بالكثير من المشاكل |
Muhasebecilik kariyerim boyunca kabinimde oturdum ve çenemi kapalı tuttum. | Open Subtitles | طيلة مشواري المهني كمحاسب إلتزمت الجلوس بمهجعي و ظللت صامتاً |
Asla böyle bir şey yapmam. Gerçekten biliyorum. Dün gece defalarca bunu söyleyip durdun. | Open Subtitles | :انا اعلم, الليلة الماضية ظللت تكررين ذلك انا لا افعل ذلك ابدا, انا لا افعل ذلك ابدا |