ويكيبيديا

    "ظلم" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • haksızlık
        
    • hiç adil değil
        
    • adaletsizlik
        
    • adaletsiz
        
    • zulüm
        
    • karşı
        
    • dibine
        
    • adaletsizliği
        
    • karartın
        
    • haksızlıklara
        
    46 yıldır tıp uygulaması yapıyorum ve bir haksızlık yapılırsa bunu bilirim. Open Subtitles كنتُ أمارس الطب لمدة 46 عاماً وأعرف عندما يرتكب ظلم ما
    Bu haksızlık. Open Subtitles مهلاً هذا ظلم أعمل بجهد مضاعف عن الآخرين
    Bizim için ölmeye hazırlar ama en ufak haksızlık isyana sebep olabilir. Open Subtitles إنهم مستعدون للموت من أجلنا لكن أي ظلم يعني التمرد
    Bu hiç adil değil biliyorsun ben bütün gün okuldayken sen burada oturup istediğini yapabiliyorsun. Open Subtitles هذا ظلم, تعلم, عليّ الذهاب للمدرسة، وأنت تضطر للجلوس هنا. وتفعل ما يحلو لك طوال اليوم.
    Bizlere engelli olmak hakkında yutturulan bu yalanın en büyük adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. TED أعتقد حقَأ أن تلك الكذبة المباعاة لنا عن الإعاقة هي ظلم كبير.
    Babam şokun etkisiyle, rukerlerini göğe açarak oradaki adaletsiz Bog'a yakardı. Open Subtitles أخرجت الصدمة أبي عن حيائه ليرفع يديه مُتذمِّراً من ظلم الذي في السماء
    Umarım haksızlık olduğu ortada olan bu şeyi düzeltebiliriz. Open Subtitles أتمنى بالفعل أن نتمكن من تصحيح ما يبدو أنه ظلم عظيم
    haksızlık ediyorsun. Bir kere oldu ve eve girebildin. Open Subtitles هذا ظلم لقد كانت المرة الأولى و قد جئت للمنزل.
    Devrilip düşen, temizlememiz gereken bir şeyler yok giderilmesi gereken bir haksızlık yok. Open Subtitles لا شيء يتعثّر لا شيء لننظفّه لا ظلم يحدث
    Bu anlaşmayı sen teklif etmişken bunun haksızlık olduğunu iddia edemezsin. Open Subtitles لا يُمكنك الادعاء أنّه ظلم عندما تكوني أنتِ التي اقترحـتِ هذا الترتـيب.
    Ne haksızlık var bu işte ne de adalet. Open Subtitles حالتي ليست موضع جدل بين كونها ظلم أو عدل.
    Hiçbir şeyde haksızlık yok artık. Beni öldürebilir de öldürmeyebilir de. Open Subtitles فلم يعُد ثمّة ظلم في العالم، ربّما لا تقتلني، لكنّها ربّما تفعل.
    Bu trajedinin ortaya çıkmasıyla bir haksızlık daha oluştu. TED في أعقاب هذه المأساة، نشأ ظلم آخر.
    haksızlık urlarını kesmek büyük bir ameliyat. Open Subtitles قطع الأورام عملية بها ظلم عميق
    Size büyük haksızlık yaptım. Open Subtitles ومن الواضح أن فعلت لك ظلم قاس.
    Haklısın. Bu hiç adil değil çünkü haber ekibindeyim, tenis oynuyorum. Open Subtitles صحيح، انه ظلم لأني أنظم فريق الأخبار، أقوم بأخبار التنس
    -Çocukça uğraşlar için, zaman yok. -Hey, bu hiç adil değil. Open Subtitles لم يعد ثمة وقت للمطاردات الصبيانية - هذا ظلم -
    adaletsizlik olmaması için arazilerin kanun çerçevesinde iadesi gerekiyor. Open Subtitles يجب أن ترد الأراضى بالقانون حتى لا يكون هناك ظلم
    Babam şokun etkisiyle, rukerlerini göğe açarak oradaki adaletsiz Bog'a yakardı. Open Subtitles أخرجت الصدمة أبى عن حيائه ليرفع يده متذمراً من ظلم الذى فى السماء
    Neden biliyor musunuz? zulüm gördüğü için değil, Mesafeyi ölçüyor. Open Subtitles ليس من أي ظلم لا، أنه يقيس مساحة
    İnsanların basit ihtiyaçları ve hayatın küçük adaletsizliklerine karşı ihtiraslı bir aktivist. Open Subtitles ناشطة متحمسة من أجل حاجات الناس البسيطة وضد ظلم الحياة الصغير وضد مظالم الحياة الصغيرة
    Sanırım armut da dibine düşmüş. Open Subtitles أظن إذن أن من شبه أباه فما ظلم.
    Yetiştirdiğimiz çocuklar için bugünün adaletsizliği yarının sıradanı olabilir. TED من أجل أطفالنا، ظلم اليوم يمكنه أن يصبح معتادًا غدًا.
    Gemiyi karartın. Open Subtitles ظلم السفينة.
    Hayatım haksızlıklara boyun eğebilecek kadar kolay değil. Open Subtitles حياتي ليست سهلة كونها في صراع على ظلم مواتي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد