Lynn Dempsey'le aranızda romantik bir ilişki mi vardı Bay Hill? | Open Subtitles | كنت في علاقة عاطفية مع الانسة ديمبسي اليس كذلك سيد هيل؟ |
Ve McManus'la bir ilişki yaşaman gibi. | Open Subtitles | و أنكِ و ماكمانوس كُنتما على علاقة عاطفية |
Her birinin romantik bir ilişkisi var ve her biri geniş bir arkadaş repertuvarına sahip. | TED | كل واحد منهم لديه علاقة عاطفية و كلا منهم لديه عدد عريض من الأصدقاء. |
Başkan Kennedy'yle flörtü ve kardeşi, Adalet Bakanı Bobby'yle yakın ilişkisi hakkında söylentiler vardı. | Open Subtitles | روجت إشاعات حول علاقة عاطفية مع الرئيس جـون ف. كينيدي و حول العلاقة الأعمق مع أخيه الصغير بوبـي |
Ona karşı bağlılığın var gibi ama duygusal olarak değil. | Open Subtitles | يبدو أن لك بعض الولاء له لكن لا علاقة عاطفية |
Anladığım kadarıyla ikinizin olmaması gereken karmaşık bir ilişkiniz var. - Hayır. - Hayır, efendim. | Open Subtitles | وعلمت أنّكما في علاقة عاطفية بمقر العمل. |
Taşındık çünkü annenle benim bir ilişkimiz vardı. | Open Subtitles | لقد انتقلنا لأنني أنا و أمك أقمنا علاقة عاطفية |
Ah, peki. Ben daha tutkulu bir ilişki arıyorum. Arkadaşlık değil. | Open Subtitles | أوه , حسناً , أنا أبحث عن علاقة عاطفية ليست علاقة رفقة |
Annenizle bir ilişki yaşadık diye taşındık. | Open Subtitles | لقد انتقلنا لأنني أنا و أمك أقمنا علاقة عاطفية |
Sürekli bir erkek ile bir kadın arasında ilişki olduğunu düşünmekten hoşlanırlar, romantik bir ilişki. | Open Subtitles | يريدون الظن بأن الرجل والمرأة دائماً هناك علاقة بينهم علاقة عاطفية |
Bu işi yapıp bir de ilişki yürütmek zor. | Open Subtitles | القيام بهذا العمل وأن تكون في علاقة عاطفية أمرٌ صعب. |
Esasen şu anda da patronunla hayali bir ilişki yaşıyorsun. | Open Subtitles | ماذا تفعل؟ أنت أساساً تمارس علاقة عاطفية خيالية مع رئيسك في العمل. |
Patronumla hayali bir ilişki falan yaşamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أمارس علاقة عاطفية خيالية مع رئيسي في العمل. |
Yani maktulün kocasının, yıldönümü partisinde bir ilişkisi var gibi görünüyor. | Open Subtitles | عفواً. أعني، يبدو مثل إن زود الضحية لديه علاقة عاطفية |
Evet, Garcia karısının bir ilişkisi olduğunu düşünüyormuş ama aslında yokmuş bir şey. | Open Subtitles | أعتقد أنّها كانت على علاقة عاطفية لكنّها لم تكن كذلك |
O ve Madam Olivier bir aşk ilişkisi yaşıyorlarmış? | Open Subtitles | انه هو والسيدة اوليفر متواصلان فى علاقة عاطفية ؟ |
- Galiba annemin bir ilişkisi vardı. | Open Subtitles | أظن أن أمي على علاقة عاطفية بأحدهم حقاً؟ |
Karınızın siz avukatlık yaparken romantik açıdan Thatcher Carson'ın evli damadı ile bir ilişkisi olduğu doğru mu? | Open Subtitles | هل صحيح ان زوجتك كانت على علاقة عاطفية بصهر تاتشر كارتسن بينما كنت تلاحقهم 000 |
Çocuklarımızın dadısı ile bir ilişkisi varmış. | Open Subtitles | وأنه كان على علاقة عاطفية مع جليسة الأطفال |
Henüz bir duygusal gelişme olmadan, ...iyi niyetle teklifini yapmışsın. | Open Subtitles | قدمت أقتراحك بحسن نية قبل الأقدام على أيجاد أي علاقة عاطفية |
Turk ile senin kurduğun duygusal bağı asla kuramayacağımı söyledin. | Open Subtitles | بينما لم أكن له علاقة عاطفية في ذلك الوقت |
Herhangi bir şekilde kimliğinizi ortaya çıkaracak herhangi bir romantik ilişkiniz olmadı mı? | Open Subtitles | أي علاقة عاطفية والتي كانت من شأنها أن تجعلكِ عُرضة للشبهة؟ |
Anladığım kadarıyla, müvekkilimle romantik bir ilişkiniz olmuş. | Open Subtitles | أدركت أنه لديكِ علاقة عاطفية مع مُوكلى |
Ama bizim bir ilişkimiz bile yok ki. | Open Subtitles | ولكن ليس بيننا علاقة عاطفية حتّي |