Buck Hannassey onu Yolda dövmeye kalktı. Elinde şansı varken bir şey yapmayı reddetti. | Open Subtitles | بوك هاناسى ضربه على الطريقِ وهو رفض أَن يفعل أيّ شئ حول ذلك |
Yolda cam kırıkları olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ هناك زجاج على الطريقِ |
Yolda ne olursa olsun, her zaman Yolda kalır. | Open Subtitles | يا، يا، يا. النظرة، الذي تَذْهبُ على الطريقِ، يَبْقى على الطريقِ. |
Doğru seçimler yaptığıma, ...doğru Yolda ilerlediğime, ...ve yaptığım hataları düzeltmek için hala zamanım olduğuna inanmak istiyorum. | Open Subtitles | والإيمان بأني قمت باختيار ماهو صائب وبِأَنِّي على الطريقِ الصحيحِ و أنه ُلازال هنالك وقت لتصحيح أخطائي |
Muhtemelen Yolda bir ilaç almış. | Open Subtitles | من المحتمل أن يكون أخذَ بَعْض الحبوبِ على الطريقِ |
Tiny'nin sürücüsünden cevap yok, ama kamyonun şehrin dışındaki Yolda olduğu tespit edilmiş. | Open Subtitles | لا جوابَ مِنْ السائقِ الشاحنةَ ّصغيرة ّ ، لقد حُدّدتْ مكان الشاحنةَ انها على الطريقِ خارج البلدةِ. |
Yolda lastik izi yok. | Open Subtitles | يُؤشّرُ ليس هناك تزلج على الطريقِ. |
Ekipler Yolda ve de olayın içinde bir de bebek var. | Open Subtitles | Unis على هم على الطريقِ وهو يَبْدو مثل هناك a طفل في موقع الأحداث. |
Golf arabasının izleri ana Yolda bitiyor ki bu da sahanın herhangi bir yerinden gelmiş olabileceğini gösterir. | Open Subtitles | تَتعقّبُ عربةُ الغولفَ نهايةً على الطريقِ الرئيسيِ، الذي يَعْني هو كان يُمكنُ أنْ يَجيءَ مِنْ عملياً أي مكان على الفصلِ. |
Yolda giderken mısır gevreği yiyen bir at kafası istemeyiz şimdi. | Open Subtitles | حَسناً، نحن لا نُريدُ a حمار على الطريقِ يَأْكلُ حبوباً. |
Yolda buna dahilsindir. | Open Subtitles | على الطريقِ الذي ضمن |
Gelirken Yolda bir çocuk gördüm. | Open Subtitles | قابلت طفلة على الطريقِ |
Bir adam Yolda satıyordu. | Open Subtitles | رجل كَانَ يَبِيعُها ... على الطريقِ. |
Kazıklı Yolda trafik mi vardı? | Open Subtitles | المرور على الطريقِ. |
Onu Yolda geçtik. | Open Subtitles | عَبرنَاه على الطريقِ |