Hanno'nun gözlerine baktığımda,... pek çoğunun yüzündeki korkuyu görüyorum,... sevdiklerini Goa'uld birleşmesi için hazırlarlarken. | Open Subtitles | عندما أنظر في عيني هانو أرى الرعب على وجوه العديد من الاخرين بينما أحبائهم يستعدون لاستيعاب الجواؤلد |
Bu uğurda ölen meslektaşlarımı görmek mi yoksa silahın potansiyel gücünü duyunca sevinen liderlerimizin yüzündeki coşkuyu görmek mi? | Open Subtitles | أو رؤية نظرة السعادة المطلقة على وجوه قادتنا عندما أخبرو عن القوة المحتملة لهذا السلاح |
Annenin ve babanın yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لرؤية النظرات على وجوه والديك |
Çocukken zeminde sanat gördüm, duvarda sanat gördüm ama şimdi insanların yüzünde ve vücudunda görüyorum. | TED | عندما كنت طفلاً رأيت الفن على الأرض الرخامية، وعلى الحيطان، لكن الآن أرى الفن على وجوه وأجساد البشر، |
Orada yatan, boğulmuş insanların yüzlerinde değil, ama binlerce ölü insanın yüzünde gördüm! | Open Subtitles | ليس مكتوياً على هذة الوجوه الغارِقة هناك لكن على وجوه الآف الموتى |
Söylendiğine göre isyancılar kurbanlarının kafalarını palalarla keserek, cesetlerin bağırsaklarını çocuklarının yüzlerine bulaştırdı. | Open Subtitles | ان المتمردين قاموا بتقطيع روؤس الضحايا بالمناجل وقاموا بتشويه الجثث تلطيخ كل الاحشاء على وجوه أطفالهم |
Kızların yüzündeki gülümseme ve kameraya gösterdiklerinden hiç utanmamaları kafamı çok karıştırmıştı. | Open Subtitles | الابتسامات على وجوه الفتيات والانعدام الكلى للخجل حول ما يعرضن لآلات التصوير كانت محيرة للغاية بالنسبة إلى |
İşi ve insanların yüzündeki korku ifadesini çok özledim. | Open Subtitles | لقد افتقدت العمل كثيرا.. نظرة الخوف على وجوه الأشخاص |
Sörf tahtanla döndüğünde herkesin yüzündeki ifadeyi düşünsene. | Open Subtitles | أعني، تخيل نظرة على وجوه الجميع عندما كنت أعود مع المجلس. |
Hanımların yüzündeki dehşete bakılırsa epey ünlü birisiniz. | Open Subtitles | بالحكم من الرعب على وجوه السيدات، أنت شخص معروف |
Dostlarımın yüzündeki savaş korkusu unutulmuş kişisel duyguları derinden etkiliyor. | Open Subtitles | خوف الحرب على وجوه أصدقائى. strike a deeply burled personal chord. |
Bir de çocuklarımın yüzündeki o yalvaran ifade. | Open Subtitles | وكانت تبدو نظرة الرجاء على وجوه الأطفال |
Çocukların yüzündeki lekeyi görüyor musun? | Open Subtitles | عندما ترى العلل على وجوه الأطفال |
Her seferinde insanların yüzünde, şu an sizin yüzünüzdeki gibi bir ifade vardı. | Open Subtitles | وكلّ مرّة أقصّها، ترتسم على وجوه الناس ...تلك النظرة مثل نظرتكِ الآن تمامًا |
Hiç ölümün insanların yüzünde uyguladığı şiddeti fark ettin mi? | Open Subtitles | هل راقبتي عنف الموت على وجوه المخلوقات؟ |
O çocukların yüzünde de, parkta o köpek bebek araban çok.. | Open Subtitles | نتائج التصويت للبرنامج التي وصلت ...إلى 10.2 لمجرد أنني أشعر بالأسى لنظرة الخوف الواضحة على وجوه الأطفال |
Askerlerin yüzlerine bakabilirdik. | Open Subtitles | يمكننا أن نمرر الكاميرا على وجوه الجنود |
Hatta kadınları bu şekilde örtülerek ayrıcalık kazanmayı red etmeleri halinde onları demir çubuklara dövmelerinin, hatta yüzlerine asit dökmelerinin yanlış olduğunu hangi hakla söyleyebiliyoruz? | TED | ومن نحن لكي نقول "حتى " انهم مخطئون عندما يضربون أزواجهم بالعصي أو بالحبال الفولاذية أو عندما يرمون الاسيد على وجوه زوجاتهم اذا رفضن - زوجاتهم - ان يلتحفن بهذه الملابس |