Seninle kendim konuşabilene kadar, bana ne olduğunu söylemeye korktular galiba. | Open Subtitles | أخالهم كانوا يخشون إخبارك بما جرى لي حتّى أتمكّن من محادثتك بنفسي |
Herhalde sizinle kendim konuşana dek olanları anlatmaya korktular. | Open Subtitles | أخالهم كانوا يخشون إخبارك بما جرى لي حتّى أتمكّن من محادثتك بنفسي |
Hayır derlerse, yapacaklarımdan korktular herhalde. | Open Subtitles | أعتقد أنهم كانوا يخشون مما سأفعله لو رفضوا |
Panik ortamı yaratmasından korktular. | Open Subtitles | كانوا يخشون أنْ يسبب ذلك موجة ذعر |
Ya ailen de büyüklerin de ölümden senin kadar korkmuşlar ve beyinleri yıkanmışsa? | Open Subtitles | و ماذا إن كان والديكِ و من هم أكبر منكِ كانوا يخشون الموت مثلك و أجري لهم غسيل مخ مثلك؟ |
Diğerleri bunu anladığında, kaçmışlar. O kadar korkmuşlar ki, haber verememişler. | Open Subtitles | ،عندما اكتشف الآخرون أنهم مفقودين كانوا يخشون الإبلاغ عن الأمر |
- Gelmezsin diye korktular. | Open Subtitles | كانوا يخشون أنك لن تأتي. |
Victor gerçeği söylediğinde başlarına geleceklerden korktular. | Open Subtitles | كانوا يخشون ما سيحدث لهم إذا قال (فيكتور) الحقيقة |
Görünüşe göre, orkestra "1812 Uvertürü"nü çaldığında kapatmışlar titreşimin alarmı çalıştıracağından korkmuşlar. | Open Subtitles | يبدو أنّهم أغلقوه مرة واحدة عندما عزفت الأوركسترا في "افتتاحية 1812" لأنّهم كانوا يخشون أنّ الإهتزازات ستجعله يعمل |
Görünüşe göre, Warehouse 3 ajanları, o gün tuza bulanmış bir avuç objenin şekillerini alarak nesnelere dönüşmesinden korkmuşlar. | Open Subtitles | أجل، وعلى ما يبدو أنّ عملاء "المستودع 3" كانوا يخشون أنّ مجموعة من القطع الأثرية... قد خُلقت ذلك اليوم كأغراض مُغطاة بالملح وقد إتخدت شكلها. |