Bir insanı çekecek kadar büyük herhangi bir şey yok, | Open Subtitles | لا يوجد شيء كبير بما فيه الكفاية لسحب أي شخص |
Onun katlandığı acıları silmeye yetecek kadar büyük bir ev yok. | TED | لا يوجد منزل كبير بما فيه الكفاية لمحو الألم الذي كان على جدتي الكبيرة تحمله. |
Burası herkesin kendi özel evrenine sahip olacağı kadar büyük bir yer. | Open Subtitles | المكان هنا كبير بما فيه الكفاية ليجد كل واحد عالمه الخاص |
Bu kabirin ikimize birden yetecek büyüklükte olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أعتقد بان هذا القبرِ كبير بما فيه الكفايةُ لكِلانَا. |
Bunu yapabilecek büyüklükte bir tek kıskac var. | Open Subtitles | هناك قرص واحد كبير بما فيه الكفايه ليقوم بهذا |
Algılayıcılara yakalanacak kadar büyük bir şey yaklaşıyor. | Open Subtitles | أيّ شئ كبير بما فيه الكفاية لوضعه من يدخل من الأشجار. |
Büyük biri... muhtemelen giydiğiniz o yelekleri delecek kadar büyük. | Open Subtitles | هو كبير كبير بما فيه الكفاية من المحتمل للمرور تلك الصداري المضادة للرّصاص تلبس. |
Hatalı olduğumda bunu kabul edebilecek kadar büyük bir adamım. Buna dayandığın için memnunum. | Open Subtitles | أنا رجل كبير بما فيه الكفايه للإعتراف انى مخطئ ,انا سعيد لأنك ظللت على هذا |
Yüzün o kadar makyajı tutacak kadar büyük değil. | Open Subtitles | وجهك ليس كبير بما فيه الكفاية لحمل ذلك الميكياج الكثير. |
Tetik çekecek kadar büyük ama. | Open Subtitles | لكنه كبير بما فيه الكفاية لسحب زناد مسدس. |
Onu ve kanepesini çıkaracak kadar büyük bir kapı yok. | Open Subtitles | ليس هناك باب كبير بما فيه الكفاية للحُصُول عليها والأريكةِ خلال. |
Her biri canavarın sığabileceği kadar büyük. | Open Subtitles | وكلّ واحدِ منها كبير .بما فيه الكفاية ليتسع للمخلوق |
Brandon onu tanımlayacak kadar büyük. | Open Subtitles | براندن كبير بما فيه الكفايه ليستطيع التعرف عليه |
Bence... birkaç evreni yok edebilecek kadar büyük. | Open Subtitles | أفترض أنّه كبير بما فيه الكفاية لتدمير عالمين |
- Sanıyorum birkaç evreni yok etmeye yetecek kadar büyük. | Open Subtitles | أفترض أنّه كبير بما فيه الكفاية لتدمير عالمين |
Aptalca sorular sormayacak kadar büyük. | Open Subtitles | كبير بما فيه الكفاية .. و توقفي عن الأسئلة الغبية |
Meblağlar dikkat çekici büyüklükte. | Open Subtitles | وهذه المبالغِ كبير بما فيه الكفاية للبُرُوز. |
Belki de öldürülmesine yetecek büyüklükte bir şey. | Open Subtitles | لربّما شيء كبير بما فيه الكفاية ليقتل الشخص من أجله |
Ki bu da kurbanımızdaki giriş yaralarını yaratacak büyüklükte bir kalibre. | Open Subtitles | وهو عيار كبير بما فيه الكفاية لخلق فتحة الجرح التي في ضحيتنا. |
Test ettikleri roketin Amerika'nın Batı Yakası'na kadar erişebilecek büyüklükte olduğuna inanılıyor. | Open Subtitles | إنّ الصاروخ الذي هم يختبرون يعتقد بأنه كان كبير بما فيه الكفاية لوصول الساحل الغربي الولايات المتّحدة. |
Denizaltının acil dalış yapması için yeterli büyüklükte mi? | Open Subtitles | إنه كبير بما فيه الكفاية لغواصة هل يمكن أن غاصوا إضطرارياً هناك؟ |