Bu moleküler bir bilgisayarın, elektronşk bir bilgisayar yapması. | TED | انها برمجة جزيئية تقوم ببناء كمبيوترات الكترونية |
Sonuç olarak bazen insanlar "neden dizüstü bilgisayar?" | TED | إذاً الآن، في الختام، يقول الناس، الآن لماذا كمبيوترات محمولة؟ |
Bir bilgisayar fabrikasını uçurmaya kalktı ama vuruldu ve tutuklandı | Open Subtitles | لقد حاولت تدمير مصنع كمبيوترات و لكنها اصيبت و تم القبض عليها |
Tüm Stealth bombardıman uçakları Cyberdyne bilgisayarları... sayesinde insansız uçmaya başladılar. | Open Subtitles | و كل الاسلحة الثقيلة ستطور عن طريق كمبيوترات هذه المؤسسة و تكون الكترونية التحكم كليا |
Hakikaten buraya uygun bilgisayarları var mı? | Open Subtitles | هَلْ لديهم أيّ كمبيوترات بالإمكان أَنْ نُدخلها في الحقيقة هناك؟ |
Burası, insanların bütün boş zamanlarını yerel şirketlerin bilgisayarlarına girmek için harcadıkları yerdi. | Open Subtitles | حيث كان هناك أشخاص يمضون أوقات فراغهم اختراق كمبيوترات مملوكة لشركات محلية |
Bu daha hızlı bilgisayarlar yapmak için daha hızlı bilgisayarlar kullanılıyor olmasının sonucu. | TED | هذا نتيجة الكمبيوترات الأسرع المستخدمة في صنع كمبيوترات أسرع منها. |
Evde bazılarınızın bilgisayarı olduğunu biliyorum ama bunlar okulun malı. | Open Subtitles | اعرف ان بعضكم لديه كمبيوترات فى المنزل ولكن هذه ملكيه خاصه للمدرسه |
Bayan Brummel, çok üzgünüm yeni bilgisayar alamayız. | Open Subtitles | السّيدة بروميل،بكُلّ الحزن، مفيش كمبيوترات جديدةَ. |
Woz, bize mavi kutu lazım, bilgisayar değil. | Open Subtitles | ووز، نحن نحتاج صناديق زرقاء وليس كمبيوترات |
Bu kötü bir haber olabilir. Atlanta'nın dışında bir mahalledeki bilgisayar mağazası gece yarısı soyulmuş. | Open Subtitles | قد يكون هذا خبرا سيئا.محل كمبيوترات سرق في منتصف الليل |
9 numara. Dört plazma televizyon. Üç bilgisayar. | Open Subtitles | 76مقاس 9 أربعة أجهزة تلفاز بلازما و ثلاثة كمبيوترات |
Telefon yok, televizyon yok, bilgisayar yok. | Open Subtitles | لا هواتف نقالّة , تلفزيون , لا كمبيوترات |
9 numara. Dört plazma televizyon. Üç bilgisayar. | Open Subtitles | 76مقاس 9 أربعة أجهزة تلفاز بلازما و ثلاثة كمبيوترات |
Haber alma örgütlerinin bilgisayarları bu dünyadaki en gelişmiş korsan karşıtı önlemlerle donatılmış sistemlerdir. | Open Subtitles | كمبيوترات وكالات الاستخبارات أكثر البرامج تعقيداً في مكافحة المقتحمين على ظهر الكوكب |
Hayır, gittiler ama bir sürü şey götürdüler. bilgisayarları ve sunucuları. | Open Subtitles | لقد رحلوا, لكنهم أخذو الكثير من الأشياء كمبيوترات و سيرفرات |
Apple bilgisayarları, iPadler, MacBooklar, Steve Jobs... | Open Subtitles | كمبيوترات ابل، ايباد ماكبوك، ستيف جوبز |
Elbette ama belediyenin bilgisayarlarına dışarıdan erişilemiyor. | Open Subtitles | بالتأكيد ، لكن كمبيوترات مركز المدينة لا يمكن الدخول اليها من الخارج |
Yazılımlarımızı onların polis ve askeri bilgisayarlarına yükledik. | Open Subtitles | سندسّ برنامجنا في كمبيوترات منشآتهم الأمنية و العسكرية |
2030 yılında bilgisayarlar insan beyniyle aynı işleri yapabilecekler. | Open Subtitles | بحلول سنة 2030 ستكون هناك كمبيوترات يمكنها القيام بوظائف الدماغ البشري |
Ve diyor ki 2030 senesinde, insan beyniyle aynı fonksiyonları olan bilgisayarlar olacakmış. | Open Subtitles | بحلول العام 0302, ستكون هناك كمبيوترات تقوم بنفس وظائف الدماغ البشري |
- Hanım efendi, sadece 5 yıldızlı otellerin bilgisayarı olur. | Open Subtitles | سيدتي فقط فنادق الخمس نجوم تملك كمبيوترات |