İki saat geciktin. Buna ihtiyacım yok. Aşağılanmaya ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لقد تأخرت لساعتين، لست بحاجة هذا، لا أحتاج لأن أُهان |
Kurtarmana ihtiyacım yok. Git. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن تنقذني، فقط ابقى بعيدا عني. |
Anne, avukata ihtiyacım yok. Ben boşanmıyorum. | Open Subtitles | أمي أنا لا أحتاج لأن أقابل أي محامي لأنني لن أتطلق |
Oynamama gerek yok ki, canlısını yaşadım ben! | Open Subtitles | لا أحتاج لأن ألعبها لقد ممرت بواقعها |
Kev'in söylemesine gerek yok ki. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن يخبرني كيفن |
* Seni idare etmeme gerek yok aslında * | Open Subtitles | ? لا أحتاج لأن اتحكم بك ? |
Bu mikrofonlar çalışıyor mu? Takmak zorunda değilim, değil mi? - Haklısın. | Open Subtitles | أنا لا أحتاج لأن أرتدي واحداً - هذا صحيح - |
Başka biriymiş gibi davranmaya ihtiyacım yok, tatlım. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن أتظاهر بأني شخص آخر أيتها الجميلة |
Bu arada senin işini çalmaya ihtiyacım yok, Sue Sylvester. | Open Subtitles | مع حقيبة ووظيفة تتحدثين على الهاتف وبالمناسبة, لا أحتاج لأن أسرق وظيفتك |
Okumaya ihtiyacım yok, vibrasyonlarla besleniyorum, duyu ötesi olanlarla. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن اقرأ، انا اعيش على اهتزازات خارج الحواس |
Benim kurban vermeye ihtiyacım yok senin var mı? | Open Subtitles | لا أحتاج لأن أُضحي هل تحتاج أنت؟ |
Unutmaya ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن أنسى |
Onun yaptıklarını hatırlatmana ihtiyacım yok. Bence var. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن تذكريني بما فعله |
Benim tatile ihtiyacım yok Pat. | Open Subtitles | لا أحتاج لأن أبتعد بات. أحتاج أن... |
* Seni idare etmeme gerek yok aslında * | Open Subtitles | لا أحتاج لأن اتحكم بك ? |
Güzel, sizin çatınız altında yaşamak zorunda değilim zaten artık. | Open Subtitles | حسناً, هذا ممتاز لأنني لا أحتاج لأن أسكن تحت سقفكم بعد اليوم -لأنه منذ الليلة, أصبحت شقتي جاهزة |