Ama yeni bir güvenlik duvarımız var. Bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | لدينا جدار حماية جديد انهم لا يعرفون ذلك |
Bunu bilmiyorlar ama bir hukuk öğrencisi olarak ben biliyorum. | Open Subtitles | إنهم لا يعرفون ذلك لكن لأني طالب قانون أنا أعرف ذلك |
Onlar Bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يعرفون ذلك. |
Seni bir bomba olayına bulaştırdım, ama onlar bunu bilmiyor. | Open Subtitles | أنا خداع لك في زرع القنبلة، لكنهم لا يعرفون ذلك. |
- Dört gün geç kaldınız ama onlar bunu bilmiyor. Evde durumlar nasıl? | Open Subtitles | أنت أربعة أيام في الوقت متأخر، لكنهم لا يعرفون ذلك, كيف هي الأمور في البيت؟ |
Ve en üzücü kısmı, bunu bilmeden ölmüş olması. | Open Subtitles | والجزء الأكثر حزنا هو انه مات لا يعرفون ذلك. |
Ve en üzücü kısmı bunu bilmeden ölmesi. | Open Subtitles | والجزء الأكثر حزنا هو، انه مات لا يعرفون ذلك. |
Tabiki çoğu insan bunun farkında bile değil. | Open Subtitles | بالطبع، أغلب الناس لا يعرفون ذلك |
Bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | النظرة، هم لا يعرفون ذلك. |
Bunu bilmiyorlar. Bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | نعم لكنّهم لا يعرفون ذلك |
Yani evet, ama onlar Bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | أعني أنهم لا يعرفون ذلك. |
- Ama Bunu bilmiyorlar, Bob. | Open Subtitles | نعم، لكنهم لا يعرفون ذلك يا (بوب) |
- Ama Bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | -ولكنهم لا يعرفون ذلك |
Onları bir deney tüpünde yaratmış olabilirsin ama onlar bunu bilmiyor. | Open Subtitles | ربما قمتم بصنعهم في أنبوب اختبار لكنهم لا يعرفون ذلك |
Onları bir deney tüpünde yaratmış olabilirsin ama onlar bunu bilmiyor. | Open Subtitles | لعلكم صنعتهم في أنبوبة أختبار، لكنهم لا يعرفون ذلك الأمر. |
Anlaşılan kampüs konutları henüz bunu bilmiyor. | Open Subtitles | يبدو أنّ مساكن الحرم الجامعي لا يعرفون ذلك بعد. |
Evet, ama onlar bunu bilmiyor. | Open Subtitles | لا يوجد فريد آخر! نعم ولكنهم لا يعرفون ذلك. |
Sadece... her beş eşcinsel erkekten birinde AIDS var ve yarısı bunun farkında bile değil. | Open Subtitles | تعلم, واحد من 5 رجال يصاب بالإيدز ونصفهم لا يعرفون ذلك حتى - حسنٌ - |