İstemediğin bir şeyi bana söylemek zorunda değilsin ama bu, benim öneri sunamayacağım anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ألأن, لست مضطر أن تخبرني بشيء لكن, ذلك لا يعني أنه لا يمكنني أن أطرح أقتراحاتي |
Onu dinlemek zorunda değilsin, ahbap. | Open Subtitles | أنت لست مضطر أن تقبل هذا منه، يا رفيق |
Bu işi yapmak zorunda değilsin. Gerçek bir fotoğrafçı bulabiliriz. | Open Subtitles | " لست مضطر أن تفعل ذلك يا " روي من الممكن أن نحصل على مصور مناسب |
24 saate veya biriyle konuşmama gerek yok. | Open Subtitles | لست أحتاج ليوم كامل لست مضطر أن أتحدث مع أحد |
24 saate veya biriyle konuşmama gerek yok. | Open Subtitles | لست أحتاج ليوم كامل لست مضطر أن أتحدث مع أحد |
Özel ilgiye gerek yok Komutan. | Open Subtitles | لست مضطر أن تعاملنى معامله خاصه أيها القائد |
- Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست مضطر أن تقوم بذلك |
İnsanlardan bir şeyler çalmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مضطر أن تسرق من الناس |
Ama sen girmek zorunda değilsin David. | Open Subtitles | (لكنك لست مضطر أن تدخل يا (ديفيد |
Zack, adın her neyse, ölmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | زاك)، أيما يكون اسمك) لست مضطر أن تموت. |
Artık manyak bir adam olduğumu düşünmeme gerek yok. | Open Subtitles | كما ترى الآن لست مضطر أن أعتقد بأنني رجلاً مجنون |
Tamam. O kadar alçakgönüllü olmana gerek yok. | Open Subtitles | حسناً ، أنت لست مضطر أن تكون متواضع جداً |
Tek tek anlatmana gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطر أن تطلعني عليها |
Mahkemeye gitmene gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطر أن تذهب إلى المحكمة. |
Bunu yapmana gerçekten gerek yok. | Open Subtitles | أنت لست مضطر أن تقوم بذلك |
Tamam mı, konuşmana gerek yok. | Open Subtitles | لا بأس ، لست مضطر أن تتحدث |
Ama bana şerefsizlik yapmana gerek yok. | Open Subtitles | لكن لست مضطر أن تكون أحمق معي |