Onunla böyle konuşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مُضطراً للتحدّث معها بتلك الطريقة. |
Hayır, hayır, hayır, gelmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا، لا، لا، لست مُضطراً لفعل ذلك. |
Onunla böyle konuşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مُضطراً للتحدّث معها بتلك الطريقة. |
Çalıntı mal suçlamasının nihai kararını duymak için New Hampshire'da federal mahkemeye çıkmak dışında istemediğin bir şey yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ... أنت لست مُضطراً لفعل شيء لا ترغب به ما عدا المثول أمام محكمة فيدرالية ... "في "نيو هامبشير بتهمة حيازة بضائع مسروقة |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مُضطراً للقيام بهذا. |
Bana yalan söylemek zorunda değilsin Tyrese. | Open Subtitles | لست مُضطراً للكذب عليّ يا (تيريس). |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ! لست مُضطراً لفعل ذلك ! |