Belki de kaçtın. Bir gün buradan gideceğini hep biliyordum. | Open Subtitles | ربما هربت من العلاقة، لطالما علمت بأنك ستغادرين ذات يوم |
Dört yaşımdan beri hep biliyordum. Asla bir yere yerleştirilmeyi kabul etmeyecektim. | TED | لطالما علمت بذلك منذ أن كنت في الرابعة من عمري، بأني لن أتقبل التضييق علي. |
Cinayet Masası'nın göz kamaştırıcı olduğunu hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت بأن العمل في قسم جرائم القتل سيكون جميلاً |
Tembel olduğunu hep bilirdim, ama bu kadar zavallı yalanlara sığınacağını tahmin etmemiştim! | Open Subtitles | لطالما علمت بأنك كسول و لكن لم أدرك أنك ستنحدر لمثل هذه الكذبات المثيره للشفقه |
Seni beraberimde aşağı çekeceğim. Bunu yapacağımı hep biliyordun. | Open Subtitles | سأسحبك معي للأسفل لطالما علمت بأنى سأفعل |
Ateş Lordu'nun kötü biri olduğunu biliyordum ama bu planı saf kötülük üzerine. | Open Subtitles | لطالما علمت أن زعيم النار شخص سيء و لكن خطته تعبر عن شر جسيم |
Çocuğumun büyük işler başaracağını her zaman biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت ان ابني قد قُدرت له أشياء كبيرة |
Yeteneğimin bu olduğunu hep biliyordum. Hizmet vermek. | Open Subtitles | لطالما علمت أنها دعوتي, لأعيش حياة من الخدمة,لكن كما ترين |
Hayatının kadınını bulacağını hep biliyordum zaten. | Open Subtitles | كنت أعلم دائما أنه سيجد الفتاة المناسبة , لطالما علمت ذلك |
Aklımın bir köşesinde, bir gün sona ereceğini hep biliyordum. | Open Subtitles | وفي خلفية تفكيري لطالما علمت أنه سوف تصل إلى نهاية في يوم ما |
Seninle sonsuza kadar birlikte olmak istediğimi hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت بأني اريد ان نبقى معاً للأبد |
Elçilikte bir şey olduğunu hep biliyordum, ve kimsenin bunun hakkında konuşmadığını. | Open Subtitles | لطالما علمت أنك شخص ذو شأن في السفارة شخص لم يتكلم عنه أحد |
Ölümün tanıdık bir yüzle geleceğini hep biliyordum ama seninki aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | لطالما علمت أن الموت سيلاقيني بوجهٍ مألوف باستثناء وجهك |
Nasıl da kana susamış. Karanlığın sana yakışacağını hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت أنّ الظلام سيكون صبغة جميلة عليك |
Diğer insanların duygularını anlama konusunda sıkıntı yaşadığımı hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت أنه لديَّ مشاكل بالتعرف على مشاعر الآخرين |
Dünyayı daha güzel bir yer yapacağını hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت أنك ستغيرين العالم، للأفضل |
Birbirimizi bulacağımızı hep biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علمت أننا سنعثر على بعضنا مجدداً |
Onu bulanın sen olacağını hep biliyordum, Tommy. | Open Subtitles | لطالما علمت أنك الشخص الذي سيعثر عليه، "تومي" |
Farklı olduğunu hep biliyordum. Daha iyi olduğunu. | Open Subtitles | لطالما علمت أنّك مختلف, و أفضل |
Konuşmayı hep biliyordum ve bu ilginç, öyle değil mi? | Open Subtitles | لطالما علمت كيف أتحدث وهذا غريب، صحيح؟ |
Her zaman işlerin yoluna girmesi için ne yapılması gerektiğini bilirdim. | Open Subtitles | لطالما علمت أنّ الأحوال ستؤول إلى الأفضل |
Bu günün geleceğini hep biliyordun. | Open Subtitles | لطالما علمت أن هذا اليوم آتِ |
Hep orada bir güvenlik odası olduğunu biliyordum ama yerini veya şifresini hiç söylemedi. | Open Subtitles | لطالما علمت بوجود خزينة بتلك الغرفة لكنه رفض إخباري بمكانها أو الرمز التوافقي لها |
Ama seni göreceğimi her zaman biliyordum koca Kev-o. | Open Subtitles | ولكن دعني أخبرك يا (بيق كيفو) لطالما علمت أنني سأقابلك مجدداً |