İşlemcim düzgün çalışmak için en az 6.2, en çok da 8.7 volt güce ihtiyaç duyuyor. | Open Subtitles | وحدة المعالجة المركزية لدي تتطلب 2.6كحد أدنى و8.7كحد أقصى من الفولتية المستمرة لكي يعمل بشكل صحيح |
Kırsal alanlardan çıkarmak zorundaydık şehirde çalışmak için. | Open Subtitles | لقد إضطررنا لسحبه من المناطق النائية لكي يعمل بالمدينة |
Bay Wilde çalışmak için burada! | Open Subtitles | ! السيد وايلد هنا لكي يعمل |
Bu yöntemin işe yaraması için kilit nokta, insanlar arası bir etkileşimin var olması gerekir. | TED | و مفتاح هذا الشيء لكي يعمل لابد أن يكون هنالك تأثير شخصي |
Bu hattın işe yaraması için çok bekledim. | Open Subtitles | لقد إنتظرت لفترة طويلة لكي يعمل ذلك الخط كم يبعد منزلك؟ |
Devamlı aktivasyon teorisine göre rüyalar, beynin düzgün çalışabilmesi için sürekli hafızayı pekiştirip uzun süreli hafızalar oluşturma ihtiyacından doğar. | TED | نظرية التفعيل المستمر تعتقد أن أحلامك نتائج من احتياج عقلك لتعزيز وخلق الذكريات لمدة طويلة باستمرار لكي يعمل بشكل صحيح |
Bunun işe yaraması için bana canlı olarak ihtiyacın var, değil mi? | Open Subtitles | برأي أنك تحتاجينني حية لكي يعمل هذا، صحيح؟ |
Bunun işe yaraması için çözmemiz gereken teknik problem ise yapay zeka yapmak kadar zor değil fakat oldukça zor. | TED | وبالتالي فالمشاكل الفنية التي تحتاج إلى حل لكي يعمل هذا تبدو أكثر صعوبة ولكنها ليست صعبة بنفس كيفية صنع الذكاء الصناعي فائق الذكاء، ولكنها صعبة إلى حد ما. |
Bilgisayarın olabildiğince verimli çalışabilmesi için erişmek istediğiniz bilgi parçalarının hızlı hafıza sisteminde olduğundan emin olmak istersiniz, böylece onlara hızlıca ulaşabilirsiniz. | TED | لكي يعمل الحاسوب بأكبر قدر ممكن من الكفاءة، يجب أن تتأكدوا من أن وحدات المعلومات التي تريدون النفاذ إليها مسجّلة في الذاكرة السريعة، حتّى تكون متاحة لكم بسرعة. |