Bu üniversiye içinde Kabul etmen gereken kurallar var ve bu kuralları çiğnemeyi başarıp çiğnemeye de devam ediyorsun. | Open Subtitles | كان هناك قواعد و أنت وافقت عليه للقبول بهذه الجامعة و كنت تقوم بخرقها و كنتَ تتمادى في الأمر |
Milyonlarca bir ordu düşünün milyon milyon genişleyen, bağlı, bilgili, birlik beraberlik içinde ve hayır cevabını Kabul etmeyen. | TED | تخيلوا جيش مكون من ملايين ينمو إلى عشرات الملايين. متواصلين، مشاركين ، عالمين وغير مستعدين للقبول بالرفض كإجابة. |
Canım kardeşimin mutluluğunu bozan bir adamı nasıl Kabul edebilirim? | Open Subtitles | مالذى يدفعنى للقبول برجل دمر سعادة أحب أخواتى الى |
Mahkemeye Kabul edilmek için sekiz "mukayese" götürmek gerekiyor. | Open Subtitles | لقد تطلب الأمر ثمانية نظائر جيدة للقبول بالمحكمة أنهم يدعوها بالمقارنات |
Bu görevi Kabul ederken tek şartım çocukları da beraberimizde götürmekti geride bırakmadan... | Open Subtitles | شرطى الوحيد للقبول بهذة المهمة كان إحضار الأولاد معنا حتى لانخلفهم ورائنا.. |
Asıl önemli olan, bu dünyadaki herkesin ölümünden sorumlu olmayı Kabul edip edemeyeceğin. | Open Subtitles | الموضوع المهم هنا هو إذا كنت مستعدا ً أم لا للقبول بتحمل مسؤولية موت كل إنسان في العالم |
Pohpohlama teşebbüsü adına Kabul görmüş deneysel bir kanıta inanmıyorsun. | Open Subtitles | احجامك للقبول دليل تجريبي اقترح محاولة في الاطراء. |
İtiraf anlaşmasını Kabul etmek için 6'ya kadar zamanımız var. | Open Subtitles | أمامنا حتى السادسة مساءً للقبول بالصفقة حسناً .. |
Kabul görme ihtiyacından dolayı tabloları sattığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن انه بسبب حاجته للقبول فقد يحاول ان يبيع اللوحات |
Aynı cinsten hoşlanmanın üstesinden gelmeye çalışmanın en popüler sebebi homoseksüellikleri yüzünden aileleri ya da sevdikleri kişi tarafından reddedilenlerin Kabul görmek istemeleri olmuştur. | Open Subtitles | الدافع الأكثر شهرة لمحاولة تجاوز الإنجذاب الشاذ هي الحاجة للقبول من أحد الوالدين او الأحباب |
Ama o hayatını mahvetmek için böyle bir karar verirse bunu Kabul etmek ve hayatıma devam etmek zorundayım ama bu birisiyle karşılaşacağım demek değil. | Open Subtitles | لكن لو قررت أن تدمر حياتها هكذا سأضطر للقبول بذلك والمضي قدما وهذا ليس معناه أني سوف أقابل أحدا |
Bir jüri için de bunları Kabul etmesi zor olur. | Open Subtitles | الأمر صعب على هيئة المحلفين للقبول |
Bay Fassl'ın daha önce işlediği... yedi cinayetle de hiçbir bağlantısı olmadığını da... Kabul etmeye hazırız. | Open Subtitles | نحن نستعدّ أيضا للقبول... ذلك السّيد فاسل ما كان عنده تدخّل مباشر... في جرائم القتل السبع... |
Kabul etmesi zor, biliyorum ama aynada gördüğün yüz Edward ya da Paris ya da Larry ile konuşurken gördüğüm yüz. | Open Subtitles | أعرف هذا صعب للقبول لكن الوجه الذي رأيته أنت في المرآة هو الوجه الذي أراه دائما عندما أتكلّم مع إدوارد أو باريس أو لاري أو أي شخص آخر قابلته اللّيلة |
Bence... bütün o .iklerin, bokların, pisliklerin arkasında, aslında Kabul edilmeye aç çok duyarlı biri yatıyor. | Open Subtitles | أعتقد... بــأن تحت كلّ تلك اللعنــات والتغوطات و العواصف هناك شخص حسّاس جدا وأنــه متلهف فقط للقبول. |
Babanın bütün kararları verme yetkisi olmamasını Kabul etmen zor olabilir... | Open Subtitles | هو قد يكون بشدّة لك للقبول بأنّ أبوك ما عنده السلطة لإتّخاذ كلّ القرارات... |
Dinle, burada seni Kabul etmeye hazır biri var. | Open Subtitles | أسمعي, هناك شخص هنا مستعد للقبول بكِ |
CIA'e Kabul için yalan makinesi. | Open Subtitles | جهاز كشف الكذب للقبول في "وكالة المخابرات المركزية". |
Amiralin bu saldırısında sorumlu değilim ama bunu Kabul etmek zorunda kaldım yoksa buradaki kimse bana inanmazdı. | Open Subtitles | لست مسئولاً عن الهجوم على القائد ولكنني مضطر للقبول لأنه لن يصدقني أحد هنا ... |
Bu işi Kabul ettiğim için pişmanım. | Open Subtitles | أشعر بالندم للقبول بهذا العمل. |