Tamam, yani kim söktüyse...filmi sökmeye çalıştıysa, her kareyi yok etmedi. | Open Subtitles | إذاً من حاول النزع لم يقم بتدمير الفيلم فيلم أسود وأبيض |
Tahminimce ben muayene etmeden önce, başka bir doktor muayene etmedi. | Open Subtitles | رغم ذلك وعلى أفتراض بأنه لم يقم طبيب آخرَ بفَحصَه قبل ما افحصه انا |
Kimsenin yapmadığını yapmak için, isteğimizi ve cesaretimizi toplamalıyız. | TED | علينا السعي للحصول على الإرادة والشجاعة للقيام بما لم يقم به أحد من قبلنا. |
Hep iyi bir müşteri oldu. Gürültü yapmaz, kimseyi rahatsız etmez. | Open Subtitles | لطالما كان ضيفاً رائعاً لم يقم بأي إزعاج، لم يضايق أحداً |
- Yani, cevap vermemiş olsaydı tüm planı işe yaramış olabilirdi. | Open Subtitles | أعني، ان خطته كلها كانت ستنجح لو لم يقم بذلك |
Öküz erkek arkadaşın seni galaya davet etmediği için keyfin yok. | Open Subtitles | أنتِ في مزاج سيء لأن خليلكِ الأحمق لم يقم بدعوتك للحفل. |
Madem o kadar harika bir plan neden Kadimler de yapmamış söylesene? | Open Subtitles | .. قل لي إذا كانت هذه هي خطة رائعة لماذا لم يقم الإنشنتس بذلك ؟ |
Kimse hata yapmadıysa bile bir şeyler ters gittiğinde, birinin suçu üstlenmesi gerekir. | Open Subtitles | حتى و إن لم يقم أحد بفعل أي شيء خاطئ إذا سار شيء علي نحو خاطئ يجب أن يوجد شخصٌ ما ليتحمل الذنب |
Seks-manyağı rahip sana incil hakkında hiç bir şey öğretmemiş. | Open Subtitles | ذلك القسيس المنحرف لم يقم بتعليمك أيّ شيء يتعلق بالإنجيل |
Neden Albay Finck kurşun yarasının olduğu yeri teşrih etmedi? | Open Subtitles | لماذا لم يقم العقيد فينك بتشريح مسار الجروح الناتجة من طلق ناري ؟ |
Sevgilim, sana bir şey söylemeliyim. Seni o davet etmedi. Ben ayarladım. | Open Subtitles | في الحقيقة يا عزيزي يجب أن أخبرك أمراً لم يقم بدعوتك، أنا خطّطت للأمر برمّته |
Teslim etmesi gerekenleri hiç teslim etmedi, bir daha da dönmedi. | Open Subtitles | لم يقم بإنهاء توصيلاته أبداً ولم يعد للعمل أيضاً |
Rebecca onun yapmadığını söylüyor ama... polislere kolay bir vaka gibi gelmiş. | Open Subtitles | تقول ربيكا بأنه لم يقم بذلك لكن يبدو بأنّ الشرطة لديها قضية محكمة |
Çünkü yapıp yapmadığını sordum o da "hayır" dedi. | Open Subtitles | لأنني سألته إن قام بذلك و أجاب بالنفي و أنه لم يقم بذلك |
Cumhuriyet filosunun neden bir saldırı daha yapmadığını hesaplayamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تحديد لماذا اسطول الجمهورية لم يقم باي هجوم اخر |
Hiçbir şey satamamış olması, onu boktan bir ressam yapmaz. Sen öyle demiştin. | Open Subtitles | ليس لأنه لم يقم ببيع أي شيء أبدا فهذا يعني أنه كان رساما رديئا |
Ama robotlar yöneticilik yapmaz ki. | Open Subtitles | ولكن لم يقم اى انسان اْلى بالاداره من قبل |
Justin bunu yapmasaydı, yani, eğer bu kararı vermemiş | Open Subtitles | انتظر لحظة ريك لكن إذا لم يقم جاستن بذلك |
Aynı evde, senin yaşlarında yaşamış biri hayatı boyunca toplanma veya parti vermemiş mi? | Open Subtitles | رجل بعمرك عاش بنفس المنزل طوال حياته لم يقم حفلة او ملتقى؟ |
Bu andan sonra dans edeceksin kimsenin daha önce etmediği şekilde. | Open Subtitles | ومن الآن وصاعداً، سترقصين... بطريقة لم يقم بها أحد قبل ذلك |
Kubiak'ın kontrol etmediği tek yer var... vücudu. | Open Subtitles | هنالك مكانٌ واحدٌ فقط لم يقم كوبياك بتفقده جثتها |
Bu işi yapmamış birinin üzerine yıkmaya çalışarak zamanımızı boşa harcıyoruz. | Open Subtitles | نحن نهدر وقتنا بمحاولة بمحاولة تعليق هذه القضية على شخص لم يقم بذلك، لأجل ماذا |
yapmamış olmayı düşünmeye başlamıştı ama. | Open Subtitles | لكني أظن أنه بدأ يؤمن أنه كان من الأفضل لكم لو أنه لم يقم بذلك |
Söz veriyorum... kim işini yapmadıysa... peşine düşüp onu ortaya çıkaracağım. | Open Subtitles | ..أعدك أنني سألاحق وأفضح من ..من لم يقم بأداء عمله ..الذي هو مسؤول عن هذه |
Bu ay onun düzenlemediği bir anlaşmamız var mı hiç? | Open Subtitles | ألدينا أيّ إرتباطات في هذا الشهر لم يقم هو بترتيبها؟ |