Ona söyleyecek hiçbir şeyin yok, anladın mı beni? | Open Subtitles | ليس لديك أي شيء لتقوله لها هل تفهم ذلك ؟ |
Bulduklarına bakılırsa, izini sürebilecek hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | استناداً على ما وجدته، ليس لديك أي شيء لتعقبه. |
Ona söyleyecek hiçbir şeyin yok, anladın mı beni? | Open Subtitles | أنت ليس لديك أي شيء لتقوله لها هل تفهم؟ |
Bu arada, endişelenmen gereken hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ..و الحقيقة تقال ليس لديك أي شيء لتكون قلق حوله |
Endişelenecek hiçbir şey yok, tamam mı? | Open Subtitles | أنتي ليس لديك أي شيء للقَلْق منه، حَسَناً؟ |
Öğleden sonra hiçbir şeyin yok. Sadece "serbest zaman" yazıyor. | Open Subtitles | ليس لديك أي شيء بعد المساء سوا اللعب |
Söyleyecek hiçbir şeyin yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك أي شيء لتقوليه لنفسكِ؟ |
Ama kanıtlayacak hiçbir şeyin yok çünkü sen harika bir babasın. | Open Subtitles | لكن ليس لديك أي شيء تثبته لأنك أب رائع. |
Hikayen falan yok. hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | ليس لديك قصة ليس لديك أي شيء. |
Artık hiçbir şeyin yok! | Open Subtitles | -والآن ليس لديك أي شيء |
Yaşadığımız onca şeyden sonra bana söylemek istediğin hiçbir şey yok mu gerçekten? | Open Subtitles | بعد كل ما حدث أحقاً ليس لديك أي شيء كي تخبرني به؟ |
Bahane uyduruyorsunuz. Elinizde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أنت تتشبث بالقش ليس لديك أي شيء |
Bununla alakalı utanacak hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس لديك أي شيء تكون محرجًا بخصوصه |
Bishop endişeleneceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | بيشوب.. ليس لديك أي شيء لتقلق حيالة |
Senin içinde hiçbir şey yok Aaron. | Open Subtitles | ليس لديك أي شيء بداخلك يا آروون |
İhtiyacım olan hiçbir şey yok sende. | Open Subtitles | ليس لديك أي شيء أحتاج له |