Aslan olmak istemediğini söylemek gibi. | Open Subtitles | ذلك مثل القول أنت لا تريدين أن تكوني أسد |
Buna inanmadığını söylemek bana inanmadığını söylemek gibi. | Open Subtitles | إذا أنت لا تَؤمن به ذلك مثل القول بأَنْك لا تُؤمنُ بي |
Lekesiz ordusundaki herkesten daha büyük bir sikim olduğunu söylemek gibi bir şey bu. | Open Subtitles | هذا هو مثل القول لدي الديك أكبر من أي شخص آخر في الجيش بلا شائبة. |
Bu "O dağa tırmanamaz. O sadece bir insan" demeye benziyor. | Open Subtitles | ذلك مثل القول إنه لا يستطيع تسلق الجبل إنه فقط رجل |
- Sempatik, "hoş" demeye benziyor. | Open Subtitles | - نفقات، مثل القول "لطيف." |
"Dağa tırmanamıyor, o sadece bir insan" demek gibi... | Open Subtitles | ذلك مثل القول إنه لا يستطيع تسلق الجبل إنه فقط رجل |
Bu bahçende ikinci el satış yapmanın, eBay ile aynı şey olduğunu söylemek, ya da el işi sanatının Etsy ile aynı şey olduğunu söylemek gibi. | TED | أنه مثل القول أن ساحات المبيعات هي نفس الشئ مثل موقع "ايباي", أو معارض المشغولات الحرفية هي نفس الشئ مثل موقع "إيتسي". |
Bu da katilin Homo sapiens olduğunu söylemek gibi bir şey. | Open Subtitles | لكن cladosporium a الجنس والنوع المشترك، وذلك سَيَكُونُ مثل القول القاتل a homo sapien. |
Bu, Michael Jordan'ın basketbol problemi olduğunu, ya da Def Leppard'ın heybetlilik problemi olduğunu söylemek gibi bir şey. | Open Subtitles | إن هذا مثل القول بأن لدى (مايكل جوردن) مشكلة مع كرة السلة أو أن (ديف ليبارد) لديه مشكلة مع الأناقة |
Bu, bir kimyager aşçı olmadığı için yemekleri de analiz edemez demek gibi bir şey. Bu aptalca. | Open Subtitles | وهذا مثل القول أن الكيميائي لا يمكنه تحليل الطبخ ، لأنه ليس طاهيا |
Bu alev alan ya da tutuşan demek gibi bir şey. | Open Subtitles | هو مثل القول قابل للإشتعال أَو القابل للاشتعال. |