Ve ardından Pablo daha önce hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. | Open Subtitles | ثم قام بابلو بشيء لم يقم به في حياته من قبل |
- Evet Sayın Hâkim ama ben daha çok yapmadığı bir testle ilgileniyorum. | Open Subtitles | نعم، سيادتكم لكني أكثر اهتماماً بخصوص إختبار لم يقم به |
Evet, Bayan Hoff, birisinin bir şey yapıp yapmadığı konusunda teori üretmeyelim. | Open Subtitles | نعم يا آنسة هوف لا تعللي لِمَ قام شخص ما بفعل ما أو لم يقم به |
Daha önce ikimizin de yapmadığı bir şey, ve ikimize de uyabilir. | Open Subtitles | هذا شيء كلانا لم يقم به ويمكن أن يكون مهبراً لكلينا |
Gerektiğinde annen, daha önce kimsenin yapmadığı bir şey yaptı. | Open Subtitles | في وقت الحاجة ، أمك قامت بشيء لم يقم به أحد من قبل |
Bak, o daha önce kimsenin yapmadığı birşey yapıyor. Bilmiyorum. | Open Subtitles | إنها تقوم بشيء لم يقم به أحد مسبقا ، لذلك لا أعلم |
Tarihteki en büyük bilgi sızıntısı şimdi tarihteki en büyük ortak haberciliğe dönüşmüştü: 376 yerel muhabir, normalde gazetecilerin hiç yapmadığı şeyi yapıyor, omuz omuza çalışıyor, bilgiyi paylaşıyor, ama kimseye anlatmıyordu. | TED | أكبر تسرب للمعلومات في التاريخ أنتج الآن أضخم تعاون صحفي في التاريخ: تقوم 376 مجموعة من الأعين المحلية بما لم يقم به الصحفيون على الإطلاق، يعملون جنباً إلى جنب، يتشاركون المعلومات، ولكن لا يخبرون أحداً. |
Siz bize kimsenin yapmadığı iyiliği yaptınız, teşekkürler. | Open Subtitles | قمت بعملٍ لم يقم به أحد |
Bir insan neden yapmadığı bir şeyi itiraf etsin? | Open Subtitles | لماذا يعترف بأي شي لم يقم به . |
Bu, yapmadığı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | هذا لا يعني بأنه لم يقم به |