adil bir karar olabilir hatta doğru bir karar da olabilir. | Open Subtitles | قد يكون قرارا عادلا وقد يكون القرار الصائب حتى |
Ben adil bir adamım. Hayatım boyunca herkese adil davrandım! | Open Subtitles | أنا رجل عادل، وكنت عادلاً طيلة حياتي مع الجمــيع |
adil bir anlaşma yaptığımızdan emin olmak için buradayım. | Open Subtitles | انا هنا ل أتأكد ان نخرج بنقاش عادل |
Eğer adil bir yargılama yaparsan, ki buna söz vermiştin, kaybedebilirsin. | Open Subtitles | انت تخشى أنك إذا أمنت محاكمة عادلة كما وعدت قد تخسر |
Eğer hatırlarsanız John Rawls'ın adil bir toplum için şöyle bir görüşü vardı: | TED | إذا كنتم تذكرون جون رولز كان لديه ذلك المبدأ عن ماهية المجتمع العادل |
Yani tüm bunlar doğruysa uydurduğumuz onca şeyin adil bir duruşmayı daha zor hale getirebildiğinden endişe etmiyor musunuz? | Open Subtitles | إذاً لو كل هذا حقيقي ألا يقلقكم ولوحتي قليلاً أن كل الأشياء التي فعلتوها قد تجعل المحاكمة العادلة أصعب؟ |
adil bir şefim. Doktorlarım özgürce konuşabilirler. | Open Subtitles | لكنّي رئيسة منصفة و أطبّائي بإمكانهم التحدّث بكل حريّة |
Rüşvetçiliğin koşullarından dolayı, müvekkilimin doğal hakkı olan adil bir jüri önünde yargılanma hakkı göz ardı edilmiştir, ve bu sebepten dolayı, Augustus Hill mahkûmiyetinde bir geri dönüşü hak etmektedir. | Open Subtitles | بسببِ ظرفِ الفَساد حيثُ حُرِمَ موكلي من حقِهِ الأساسي بمُحاكمَة عادلَة مرؤوسَةً بقاضٍ نزيه |
Üzgünüm ama adil bir kavga olmalı, yani bu senin başına kaldı. | Open Subtitles | اسف يجب ان يكون عراكا عادلا مما يعني انك عالق معها |
Yani pek de adil bir kavga olmaz. | Open Subtitles | لذا أعني أن هذا بالكاد سيكون قتالا عادلا |
Ayrıca adil bir dövüş olmadan adam öldürmem ben. | Open Subtitles | لم أكن لأقدر على قتل أحد، إلا لو كان قتالاً عادلاً لم أكن أستطيع |
Pek adil bir dövüş olmayacak, en azından parasını yatıranlara karşı adil olmayacak. | Open Subtitles | لن يكون قتالاً عادلاً على الاقل ليس عادلاً لإولائك الذين دفعوا المال |
adil bir anlaşma yaptığımızdan emin olmak için buradayım. | Open Subtitles | انا هنا ل أتأكد ان نخرج بنقاش عادل |
Ama burada adil bir duruşman olmayacak. Jüri, senin tarafında. | Open Subtitles | لن تحظي بمحاكمة عادلة هناك مه هيئة تتعاطف مع جايمس |
Tanrı'dan gelecek vahiye göre adil bir ceza üzerinde uzun uzun düşüneceğim. | Open Subtitles | أنا سوف أتداول على العقاب العادل.. كما هو منزل من الآب السماوي. |
Bu çalıntı... adil bir dava imkansız. | Open Subtitles | ـ هذا دليل حكومي مسروق ـ هذا يجعل المحاكمة العادلة مستحيلة |
adil bir şefim. Doktorlarım özgürce konuşabilirler. | Open Subtitles | لكنّي رئيسة منصفة و أطبّائي بإمكانهم التحدّث بكل حريّة |
Siz merhumu hiçe saysanız da o bizimle adil bir iş yapmıştı. | Open Subtitles | وبرغم... استخفافك بالميت فقد قام بعمل نزيه معنا |
Utanma. adil bir dövüşe benzemez. | Open Subtitles | لا تخجلي من الأمر, أنا أعرف أنها قتال غير متكافئ |
O halde biraz daha adam bul, adil bir dövüş olsun. | Open Subtitles | إذن أحضروا المزيد من الرجال لكي تكون معركة متكافئة |
Halka açık bir yerde buluşacağız ve adil bir takas yapacağız. | Open Subtitles | نتقابل خارجا أمام الملأ تبادل عادِل. |
Duolingo ile ilgili beni en çok heyecanlandıran şey dil eğitimi için adil bir iş modeli ihtiyacını karşılıyor olması. Olay şu: | TED | الشيء الذي انا متحمس له بشدة في ديولينجو انه يقدم نموذج عادل لنشاط تعليم اللغة هذه هي المسألة |
Seni adil bir oyunda yendim. Sen beni yenseydin, ben sana gelip böyle gelip ağlamazdım. | Open Subtitles | هزمتك بإنصاف وانت هزمتني لم اتي اليك باكيا |
adil bir şey yaptığını. | Open Subtitles | وأنت تعرف بأنك قمت بأنجاز شئ للتو |
Ve adil bir ceza. | Open Subtitles | ستكون هناك مُحاكمة وسيحصل على حكم عادل |