| Oğlunun bana aşık olması da, acısını içki dolabımdan çıkarma hakkını vermez sana. | Open Subtitles | فقط لأن ابنك يحبني ليس سبباً لكي تخرجي هذا على خزانة مشروباتي الكحولية |
| Gerçek şu ki, doğru kişiyle tanıştım fakat o bana aşık değil. | Open Subtitles | بالواقع، لقد قابلت الرجل المناسب، غير أنه لا يحبني |
| Biliyorum. Basit. bana aşık olduğun yerden başlarız. | Open Subtitles | أعرف إنها بسيطةستبدأ حينما تكونين مغرمة بي |
| bana aşık olmasını sağlayan şeyi kaybettiğimi ona nasıl söyleyebilirim? | Open Subtitles | كيف يمكن لي أن أقول لها أنني أفقد الشيء.. الذي جعلها تقع في حبي في المقام الأول؟ |
| bana aşık olduğunu iddia ettiğin zamanlarda iki farklı kadınla evlendin. | Open Subtitles | أنت تُزوّجتَ إلى إمرأتين أخريتينِ بينما إدّعيتَ بأنه يَكُونَ عاشق لي. |
| Bu nedenle boş bir odanın anahtarını almak için bana aşık olan bir hemşire buldum. | Open Subtitles | - احتاج وقت اكثر لانهاء العلاج, فوجدة ممرضة معجبة بي لتعطيني مفتاح لغرفة مقفله. |
| Gizlice bana aşık. | Open Subtitles | انه مغرم بي في سره |
| O Paris'e taşındığı ve bana aşık olduğu için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف انتقل إلى باريس وسقطت في الحب معي. |
| Benim ona aşık olduğum kadar onun da bana aşık olduğuna emin olmalıyım. | Open Subtitles | انا فقط اريد ان اتاكد انة يحبني بقدر ما احبة |
| Aynı şekilde Angad da benden hoşlanıyor ama bana aşık değil. | Open Subtitles | هل تحب أياً منهم؟ بنفس الطريقة، أنغاد معجب بي لكنه لا يحبني. |
| bana aşık olduğunu öğrendiğimden beri hislerim karıştı. | Open Subtitles | أشعر بغرابة قليلاً منذ عرفت أنه يحبني أو ما شابه. |
| Bu o kadar korkutucu ki. Sanki bana aşık gibi. Nefesini üstümde hissediyorum! | Open Subtitles | أنها لعنة الله تروعني وكأنها مغرمة بي وتتنفس علي |
| Beni yanlış anlama da, geniş ve çılgın biridir fakat, bana aşık falan değil. | Open Subtitles | ولا تفهمني خطأ , ولكنها حقًا شخص غبي ولكنها ليست مغرمة بي |
| bana aşık olmanı istedim ama sen ona aşık oldun. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أجعلك تقع في حبي, لكنك كنت تحب تلك التي في المصعد. |
| bana aşık falan olma, tamam mı? | Open Subtitles | والآن ألم تقع في حبي أو أي شيء آخر حسناً |
| Ama hayatımda ilk kez, aniden biri bana aşık oldu. | Open Subtitles | لكن من السماء، للمرة الأولى في حياتي، شخص ما يكون عاشق لي |
| 7 yıldır bana aşık olduğunu söyledi. | Open Subtitles | نحن سوية. أخبرَني هو كَانَ عاشق لي لسبع سَنَواتِ، |
| İğrençsin. İşte bana aşık olmaya başladın. | Open Subtitles | ــ أنتَ مُقرف ــ و مع ذلك أنتِ معجبة بي |
| - Hem de şakasına değil. - Sanırım Charles bana aşık oldu. | Open Subtitles | و اننى لا أعنى سيدة عجوز أعتقد أن تشارلز يحبنى |
| Benimle ilgili her şeyi bilmesine rağmen kanımca o da bana aşık olmuştu. | Open Subtitles | وأعتقد أنها وقعت في حبي على الرغم من أنها عرفت كل شئ عني |
| Ama işin doğrusu, bana aşık değildi. | Open Subtitles | ولكن في الواقع، فإنها لم تكن في علاقة حب معي. |
| Bir pazar günü, Otto'nun bana aşık olduğunu keşfetmiştim. | Open Subtitles | في عصر هذا اليوم عرفت أن (اتا) كان عاشقاً لي |
| Cecilia'ya aşık olamazsın. Çünkü o bana aşık. | Open Subtitles | ليس بإمكانك أن تعشق (سيسليا)، إنها عاشقة لي |
| bana âşık olduğunu söylediğinde bunu ciddiye almış. Vay. Sanırım bunu konuşacağız. | Open Subtitles | أخذك بجدية عندما قلت بأنّك متيمة بي أعتقد أننا يجب أن نتحدث عنه |
| Beckett'ın korumasını indirdi, ama benim sherlockvari yeteneklerim bana aşık olmasını sağladı. | Open Subtitles | لكن كانت مهارات (شارلوك هولمز) خاصّتي هي ما جعلها تُغرم بي. |