| Varlığımızın farkındalar, dışarıda bir dünya olduğunu biliyorlar. | TED | فهم يعلمون بوجودنا، ويعلمون بوجود عالم خارجي. |
| Bizim Tanrı olmadığımızın farkındalar. Ama gemiden çok etkilenmişler. | Open Subtitles | يعلمون بأننا لسنا آلهة ولكن السفينة أبهرتهم حقاً |
| Yapmam gerekeni yapacağımın farkındalar. Çünkü bunu onlara bugün ispatladım. | Open Subtitles | إنهم يعلمون بأنّي أفعل ما عليّ فعله لأنّي أثبتُ لهم هذا اليوم |
| Yeniliğin hem çatışma hem de çeşitlilik olmadan çok nadiren gerçekleştiğinin farkındalar. | TED | إنهم يدركون أن الابتكار لا يحدث إلا بوجود التنوع والاختلاف. |
| Yan işiniz olmasından doğan öğrenme ve gelişimin farkındalar. | TED | يدركون أن كل التعلم والنمو يصاحب إدارة النشاط الجانبي. |
| Normal öğrencilerin olağanüstü becerileri olduğunun farkındalar ve öğrenme imkanlarını kişiselleştiriyorlar. | TED | أدركوا بأن الطلاب العاديين يملكون مواهب استثنائيةـ فقاموا بتعديل فرص التعلم. |
| farkındalar da şeylerine bile sallamıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يدركونه جيّداً. لكنهم لا يبالوا وحسب. |
| Başkalarının acıları üzerine yaşam kuran insanlar. Hareketlerinin neye yol açacağının farkındalar ama umursamıyorlar. | Open Subtitles | يعيشون فقط من أجل إيذاء الاخرين يعون تماماّ العواقب ولكنهم لا يهتمون |
| Queen Bee'nin Rejiminin getireceği vahşetin farkındalar... | Open Subtitles | أنهم مدركين جيدا للوحشية لنظام الملكة النحلة |
| Deme öyle, biraz benden, biraz da senden eklersen çok iyi olacaklar çünkü önem veriyorsun ve bunun da farkındalar. | Open Subtitles | أوه ، أرجوكِ ، أضيفي القليل مني والقليل منكٍ وسوف يكونوا بخير لأتكِ تهتمين لأمرهم وهم يعلمون ذلك |
| Uyuşturucuların Guyana'dan yola çıktığının farkındalar mıydı? | Open Subtitles | هل كانوا يعلمون بوجود المخدرات عندما كانوا مغادرين من غيانا؟ |
| Sana sahip oldukları için ne kadar şanslı olduklarının farkındalar mı acaba. | Open Subtitles | أتسائل إن كانوا يعلمون بقدر حظّهم الوفير لكونك إلى جانبهم. |
| Takası orada yaparsınız. Sınırın ötesinde güvende olacaklarının farkındalar. | Open Subtitles | يمكنكم إجراء المبادلة هناك، يعلمون أنّهم سيكونون آمنين وراء الحدود. |
| - Çirkin olduklarının farkındalar değil mi? | Open Subtitles | أعني، الفتيات يعلمون أنهنّ قبيحات، صحيح؟ |
| Aynen! Çaresiz olduğumun farkındalar! Mesele bu! | Open Subtitles | اللعنة، يعلمون أنّي يائس أهذا كل شيء؟ |
| Scott, insanlar durumun farkındalar. Güldükleri falan yok. | Open Subtitles | سكوت الناس تعرف انهم يدركون انهم لا يضحكون عليك |
| Ve hala, bu savaşı kaybedebileceklerinin farkındalar. | Open Subtitles | ولأنهم يدركون مثلى تماماً أن أحتمال خسارتنا للحرب مازال قائماً |
| Ve hâlâ bu savaşı kaybedebileceklerinin farkındalar. | Open Subtitles | ولأنهم يدركون مثلى تماماً أن أحتمال خسارتنا للحرب مازال قائماً |
| Bu mecrada yeni olan Amerikalılar ise bu işin içinden çok doğru bir noktadan Cape Canaveral'dan hareket ederek heybetli biçimde çıktıklarının farkındalar. | Open Subtitles | والأمريكيون الذين اقتادوا هذا القمر ،من منطقة رأس كانافيرال يدركون أن وليدهم هذا في إختبار صعب |
| Aynı şey. İnsanlar ölüm olduğu için yaşamanın farkındalar. | Open Subtitles | نفس الشيء, يدركون الناس أنهم أحياء لعلمهم أن هناك موت |
| Ayrıca vejetaryenler, "bu tür bir diyetin yararlarının farkındalar." | Open Subtitles | يقول أيضًا أنهم ربّما كانوا نباتيّون لأنهم قد أدركوا فوائد مثل هذا الغذاء |
| farkındalar da şeylerine bile sallamıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يدركونه جيّداً. لكنهم لا يبالوا وحسب. |
| Ne istediklerinin farkındalar. | Open Subtitles | أنهم يعون ما يطلبون. |
| - Evet, bu farkındalar demek. | Open Subtitles | حسناً,أجل,هذا يعني أننا مدركين. |
| Dinle, Paul kaçtığımızın farkındalar, anladın mı? | Open Subtitles | إستمعْ، بول، يَعْرفونَ بأنّنا ذَاهِبون، حَسَناً؟ |