Karısı, iş gezileri hakkında yalan söylediğini biliyordu. | Open Subtitles | لقد كانت تعرف إنه كان يكذب بشأن رحلته التجاريه |
Sonra tekrar televizyona çıkacak, geçmişi hakkında yalan söylediğini söyleyecek çünkü annesini korumak isteyen korkmuş, ufak bir çocuktu. | Open Subtitles | ويخبر الجميع، إنه كان يكذب بشأن ماضية بالفعل لأنه كان مجرد طفل صغير خائف يحاول حماية والدته |
Bu sabahki vurulma olayı hakkında yalan söylediğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن انه كان يكذب بشأن إطلاق النار هذا الصباح |
John Kerry'in ilk gazilik madalyası hakkında yalan söylediğini biliyorum... | Open Subtitles | أعلم أن (جون كيري) يكذب حول .. ميدالية "القلب البنفسجي" الأولى |
-Mary Hansen Joe'nun kim olduğu hakkında yalan söylediğini öğrendi ve o da Mary'nin planlarını bozmasından korktuğu için onu öldürdü. | Open Subtitles | -ماري هانسن) ماتت) ... لأنّها إكتشفت أنّه يكذب حول حقيقته. وظنّ أنّها ستُفسد خطته. |
Ricky'nin cinayetteki payı hakkında yalan söylediğini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أخبرهم بأن الشاب " ريكي " هنا يكذب بشأن مشاركته في الجريمة |
Gere, Norton'un ikinci kişiliği hakkında yalan söylediğini ve başpiskoposu onun öldürdüğünü öğreniyor. | Open Subtitles | يكتشف (غير) أنّ (نورتون) كان يكذب بشأن انفصام شخصيّته، و قتله لرئيس الأساقفة. |
Herkes geçmişi hakkında yalan söylediğini görecek. | Open Subtitles | سيرى الجميع إنه كان يكذب بشأن ماضيه |
Daha dün Vance Ford'un bu adam hakkında yalan söylediğini düşünüyordun. | Open Subtitles | حسناً بالأمس كنت تظن أن (فانيس فورد ) يكذب بشأن هذا الرجل. |