Mültecilerin bir maliyet olduğu kaçınılmaz bir şey değil. | TED | لا يوجد شيء لا مفر منه حول تكلفة اللاجئين . |
Savaş bu kaçınılmaz bir şey, belki iki yıl, belki üç yıl sonra bunu durdurmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | حرب ... امر لا مفر منه في عامين او ربما ثلاثه لا شيء يمكنك فعله او يمكنني فعله سيوقف ذلك |
Bir gelgit gibi kaçınılmaz bir şey. | Open Subtitles | لا مفر منه مثل المد والجزر. |
Ridley'in, NIH'te, insanlar üzerindeki deneylerden çıkardığı notlara göre yaşlanmayı kaçınılmaz bir şey olarak değil, bir hastalık olarak gördüğü anlaşılıyor. | Open Subtitles | ملاحظات " ريدلى " عن التجارب الإنسانية أنه لا يرى الكبر كأمر حتمى و لكن كمرض إنتهازى |
Ridley'in, NIH'te, insanlar üzerindeki deneylerden çıkardığı notlara göre yaşlanmayı kaçınılmaz bir şey olarak değil, bir hastalık olarak gördüğü anlaşılıyor. | Open Subtitles | ملاحظات " ريدلى " عن التجارب الإنسانية أنه لا يرى الكبر كأمر حتمى و لكن كمرض إنتهازى |
Demek istediğim, babamı hayal kırıklığına uğratmamanın bir yolu yok. Bu kaçınılmaz bir şey. | Open Subtitles | المغزى أن لا أحد قادر على فعل شيء لن يخيّب أمل العجوز، إنّه أمر محتوم |
Nasıl olsa artık kaçınılmaz bir şey. | Open Subtitles | إنه أمر محتوم على أي حال |
Bu kaçınılmaz bir şey. | Open Subtitles | هذا أمر حتمى |