Adım, Isabelle George. CIA'in karşı casusluk biriminin yöneticisiyim. | Open Subtitles | أنا إزابيل جورج من شعبة مكافحة التجسس الصناعي في وكالة المخابرات المركزية. |
Fazla zamanımız yok. karşı casusluk senaryosu, zahmet olmazsa. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت كافي سيناريو مكافحة التجسس |
Demek Anna, Senatör Kerrigan'a karşı casusluk yapıyordu ailesi ise onun yöneticileriydi ve sen de Gogol için çalışıyorsun. | Open Subtitles | إذن، (آنا) كانت تتجسس على عضو مجلس الشيوخ (كيرغن) أبويها هم مسؤليها، وأنت تعمل لمصلحة (غوغل) |
Bir arkadaşıma karşı casusluk etmek istedi benden. | Open Subtitles | أراد مني بأن أتجسس على صديق |
Bir meslektaş ve eski bir dosta karşı casusluk yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد التجسس على زميل و صديق قديم |
Bayan Kane, Müttefikler karşı casusluk biriminin başı. | Open Subtitles | الآنسة. كان رئيس التحالف الإستخبارات المضادة. |
Harvard mezunu bir doktor sözüm ona dürüst bir kadın niye 6 haneli bir para karşılığı sevdiği adama karşı casusluk yapsın? | Open Subtitles | لماذا تقوم طبيبة خريجة هارفارد وإمرأة ذات كرامة مزعومة بقبول مبلغ بستة أرقام للتجسس على رجل تدعي حبه |
- Benden kurtuldu. Bence karşı casusluk eğitimi almış olabilir. | Open Subtitles | اعتقد انها ربما تم تدريبها في تقنيات مكافحة التجسس |
Eski milis ajanı. karşı casusluk eğitimi görmüş. | Open Subtitles | ،في المناطق شبه العسكرية مدرب علىّ مكافحة التجسس |
Aslında, poligraflar federal hükümetle yapılan sözleşme gereğince karşı casusluk ya da ulusal güvenlikle uğraşan kişilere uygulanabilir. | Open Subtitles | في الواقع، يمكن تطبيق اختبارات كشف الكذب للموظفين العاملين في مكافحة التجسس أو المهام الأمنية الوطنية، |
karşı casusluk işinde olan herkesinki gibi. | Open Subtitles | الجميع في مكافحة التجسس لديهم واحد |
Yani bana diyorsun ki Control, Abteilung'daki karşı casusluk operasyonunu Berlin'in haberi olmaksızın bizzat kendisi yönetiyor ve koordine ediyordu. | Open Subtitles | أنت تحاول أن تخبرنى بأن " (كنترول)" يوجه شخصيا... رئيس مكافحة التجسس "(في" ( أبتيلونج... بدون معرفة من محطة "(برلين)"؟ |
- Baba demişken Albay Thomas Jennings Donanma İstihbarat'ta karşı casusluk Laboratuvarı'nda çalışıyormuş. | Open Subtitles | -بالحديث عن الأب ... يعمل النقيب (طوماس جينينغز) في مختبر مكافحة التجسس في مكتب الإستخبارات البحرية. |
Kendi halkına karşı casusluk yapıyorsun. | Open Subtitles | تتجسس على قومك؟ |
Bana ve Clark'a karşı casusluk yapıyorsun. | Open Subtitles | كنت تتجسس علي وأيضاً (تتجسس على (كلارك |
Partnerine karşı casusluk yapmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريدنى أن أتجسس على شريكك؟ |
Bir haine karşı casusluk yapmak çok farklı. | Open Subtitles | تختلف كثيراً عن التجسس على خائن |
Dr. Fredericks'e karşı casusluk yapmamı mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | أتطلب منى التجسس على الدكتور (فريدريكس)؟ |
karşı casusluk Tehdidi Analizcisiyim. | Open Subtitles | الإستخبارات المضادة محلّل تهديد. |
Bu arada karşı casusluk ekibinin karşısında altı saat terledikten sonra Langley benim bitkin ama temiz olduğumu açıkladı. | Open Subtitles | حسناً ، بالمناسبة ، بعد 6 ساعات من الجلوس مع أفراد الإستخبارات المضادة لانجلي " أعلنت أني برئ تماماً من التهم " |
Hoover'ın Komünist Partiye yönelttiği suçlamalardan biri olan, insanları dostlarına karşı casusluk yaptırtmak için kullandığı yöntemlerin aynılarını biz de kullanıyorduk. | Open Subtitles | كنّا نستخدم نفس الأساليب (التي اتّهم فيها (هوفر إم ويسلي سويارينغن عميل لمكتب التحقيقات الفدرالي الحزب الشيوعي بإستخدامها مثل حمل الناس للتجسس على أصدقائهم |