ويكيبيديا

    "oturuyor" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يعيش
        
    • تعيش
        
    • تجلس
        
    • جالسة
        
    • يسكن
        
    • تسكن
        
    • جالساً
        
    • يقيم
        
    • يقطن
        
    • جالسين
        
    • يجلسون
        
    • جالسا
        
    • تقطن
        
    • نجلس
        
    • تقيم
        
    Sheepshead Bay'de oturuyor ama hep geç kalır, o yüzden... Open Subtitles آوه,يعيش في خليج شيبشياد لكنه يتأخر دائماً لذا تذوق هذا
    - Esrar falan arıyorsan Rasta Ron koridorun sonunda oturuyor. Open Subtitles عن شخص ليحسن درجتك، راستا رون يعيش في نهاية الردهه
    Apartmanında çok güzel bir ressam oturuyor ama ona çıkma teklif etmedin. Open Subtitles رسامة جميلة تعيش في بنايتك وأنت لم تدعها للخروج مطلقاً لماذا ؟
    Neden... ..senin gibi bir kız burada yalnız başına oturuyor? Open Subtitles لذا ماذا تفعل فتاه مثلكِ هنا تجلس هنا بمفردها ؟
    Ama bu özelliğinden yararlanmak için benim koltuğumda oturuyor olman gerekir. Open Subtitles و لكن لكي تستفيدي منها يجب أن تكوني جالسة في مقعدي
    Komşu evde bir vampir oturuyor ve eğer kendimi korumazsam beni öldürecek. Open Subtitles هناك مصاص للدماء يسكن بجواري سيقتلني اذا لم احمي نفسي
    Kızın etrafında dolaşmamamı tembih etti. Kız da üçüncü sokakta oturuyor. Benden bir blok ötede. Open Subtitles قال لي ألا اعبث معها مجددا وهي تسكن بالقرب مني
    Veya hiç dert çıkarmayan oğul milyonlarca kilometre uzakta oturuyor. Open Subtitles اعرف, لدي الإبن الأروع وهو يعيش على بعد مليون ميل
    Bütün bildiğim 125. Cadde'de oturuyor. Berberin üstünde. Open Subtitles كل ما أعرفه هو أن يعيش على شارع 125 فوق محل الحلاقة
    Dördüncü katta oturuyor. Altıya çıktı. Çok şirin. Open Subtitles يعيش في الدور الرابع، لكنه ذهب للسادس إنه جميل، جميل جداً
    Adı Siri Albert. 25 yaşında. Manassas'ta oturuyor. Fizik terapi uzmanı. Open Subtitles اسمها سيري البرت عمرها 25 تعيش في مانساس وتعمل كمعالجة طبيعية
    Kusura bakmayın, Bayan Collingwood nerede oturuyor acaba? Open Subtitles هل لك أن تقول لي أين تعيش السيدة كولينجوود؟
    Antonina bakkalın yanında bitişikteki küçük evde oturuyor. Open Subtitles إنها تعيش في بيت صغير قريبا من السوق. يمكنكي أن تذهبي وتري بنفسك.
    Bu kolye de ikinci karısınınmış o da şurada oturuyor. Open Subtitles هذه القلادة تعود الى زوجته الثانية وهي تجلس هناك ..
    Oğlumun bütün şehri alt üst edip aradığı insan evimde tam karşımda oturuyor. Open Subtitles الشخص الذى يبحث عنه ولدى فى المدينه باكلمها تجلس هنا ببيته ولوحدها تماما
    Ancak dokuz-on yaşında bir kız çocuğu, odanın ortasında, etrafı kitaplarla çevrili olarak oturuyor. TED فتاة بالكاد تبلغ التاسعة او العاشرة تجلس في منتصف الحجرة محاطة بالكتب
    Sizin gibi güzel bir bayan burada yalnız oturuyor olamaz. Open Subtitles فتاه جميلة مثلك لا يمكن ان تكون جالسة هنا وحيدة.
    Buradan beş dakika mesafede, Inglewood'da oturuyor. Open Subtitles إنه يسكن على بعد حوالي خمس دقائق من هنا في إنغلوود
    ve eğer sen bana inanmıyorsan git annesine sor Panvel de Sector 12 oturuyor. Open Subtitles وإذا ما زلت لا تصدقينى أذهبى وأسألى أمه التي مازالت تسكن في بانفال في قطاع 12
    Tamam şöyle diyelim, yargıç parkta meyve suyuyla oturuyor, ve, ve birisi tıpkısının aynısı ama zehir dolu bir bardakla yanına geliyor... Open Subtitles حسناً، فلنقل إن القاضي كان جالساً في الحديقة مع عصير البرتقال الخاص به، ثم أتى شخص ما حاملاً كأساً شبيهاً مليئاً بالسمّ
    Heck Thomas'ı bulun. Ona yakın oturuyor. Onu bir şeyler içmeye, akşam yemeğine falan çıkarsın. Open Subtitles اتصل بــ هيك توماس , هو يقيم خلف منزلها ليعزمها على مشروب , عشاء , اى شئ
    Şimdi, Aramanıza sebep olan adam, numara 2'de oturuyor, Doğru mu? Open Subtitles حسناً هذا الرجل الذى اتصلت بخصوصه يقطن بالشقة رقم 2 ؟
    Biz iki salak 60 yaşına geldiğimizde hala burada oturuyor mu olacağız? Open Subtitles هل سنكون جالسين هنا عندما نكون في الـ60 من عمرنا مثل شخصان أحمقان؟
    Onlar havalı otellerinde havuzun yanında oturuyor, gülüşüyor, içki içiyor. Open Subtitles انهم يجلسون عند البركة في فندقهم الفاخر يضحكون وشربون الخمر
    Yolun kenarında oturuyor, çocuk felci kampanyalarından birisinin gelişimini izliyordu ve birkaç ay sonra şöyle yazdı: "Bu en kahramanca yabancı yardım." TED كان جالسا على جانب الطريق، يشاهد مخيمات التطعيم أثناء إنشائها، بعد عدة أشهر كتب قائلا: هذه هي المساعدات الأجنبية في أوج بطولاتها
    Halam gitmek istediğimiz yere iki mil uzaklıkta oturuyor Open Subtitles عمتي تقطن على بعد ميلين من المكان الذي سنذهب إليه
    Evimizde oturuyor ve giderek daha küçük dünyalar yaratıyoruz. Open Subtitles نجلس في المنزل والعالم الذي نحيأ فيه يضيق بنا
    Bay Trent, Belgrave Meydanı'nda yedi numarada oturuyor. Open Subtitles السيدة تيرنت تقيم في رقم سبعة بميدان بلغراف

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد