Bunun yarısı da bombalanmış arazi. | Open Subtitles | والنصف الآخر من ذلك عبارة عن أرض قاحلة مُلغمة بالقنابل. |
Bu Avusturya! Pek de boş bir arazi değil. | Open Subtitles | بالإضافة إلى إنها "أوستريا" بالكاد أرض قاحلة. |
Doğu sınırı boş bir arazi. | Open Subtitles | الحدود الشرقية هي أرض قاحلة |
Gobi Çölü'nün en batı sınırında yer alan çorak bir bölge. | Open Subtitles | أرض قاحلة ا في حافة أقصى الغرب صحراء الغوبي العظيمة. |
Gençler, anne babaların peşinde... bomboş çorak araziye gidiyor. | Open Subtitles | الرِئَال تلحق بوالديها بينما هم يتوغلون في أرض قاحلة و رتيبة |
Onu engebeli araziye çekmeliyiz böylece şövalyelerini dezavantajlı duruma düşürmüş oluruz. | Open Subtitles | يجب أن نضعه على أرض قاحلة و نجعل فرسانه لا يمتلكون الأولوية. |
Dünyanın ta öbür tarafındaki küçük bir sahil şeridinde baban Nootka kabilesiyle boş bir arazi için anlaşma yaptı. | Open Subtitles | إنه شريط ضيق على الساحل على الجهة الأخرى من العالم مباشرة حيث عقد والدك معاهدة مع قبيلة (نوتكا)، وهي أرض قاحلة |
Sadece çorak araziydi.Bununla ne yapacaklarını bilmiyorlardı. | Open Subtitles | وكانت أرض قاحلة ولم يعلموا مالذي يمكن عمله |
Cybertron artık çorak bir gezegen. | Open Subtitles | كوكبنا "سايبرترون" أصبح لا شيئ سوى أرض قاحلة. |
Aynen benim de öyle. Sayende, televizyon koca bir çorak araziye dönüştü. | Open Subtitles | ولا أنا بفضلك أصبح التلفاز أرض قاحلة |