Hepimizin farklı tercihleri, farklı ihtiyaçları var. | TED | كلنا لدينا تفضيلات مختلفة و احتياجات مختلفة |
Ve toplumdaki tüm ihtiyaçları karşılamak zorundalar ve aslında ihtiyacımız olan şey daha çok çeşitlilik. | TED | وعليها أنّ تلبي جميع احتياجات المُجتمع، و،في الحقيقة،ما نحتاجه هو المزيد من التنويع. |
Ve şimdiye kadar Galactica kendi ihtiyaçlarını karşılayan tek gemi. | Open Subtitles | حتى الآن جالاكتيكا هي السفينة الوحيدة التي ليس لها احتياجات |
Fakat bunu yerine tüm canlıların tüm ihtiyaçlarını ezberleyebilir, yapıyor, yapacak, yaptı. | TED | ولكنه يستطيع ان يحفظ كل احتياجات الكائنات الأخرى التي يكونها , أو سيصبحها , أو كانها |
Colorado'nun altyapı için acil ihtiyacı 785 milyon doların üzerinde. | Open Subtitles | احتياجات البنية التحتية .. المطلوبة فوراً تفوق 785 مليون دولار |
Ben genç bir kadınım. İhtiyaçlarım var. Sonsuza kadar bekleyemem. | Open Subtitles | انا امرأة صغيرة لدي احتياجات لايمكنني الانتظار للأبد |
Kadınların ihtiyaçları hakkında konuştuğumuzda, yaşadığımız diğer kimlikleri de düşünmek zorundayız. | TED | عندما نتحدث عن احتياجات المرأة، علينا أن ننظر بعين الاعتبار إلى الهويات الأخرى التي نعيشها. |
Bu yüzden, farklı ulaşım seçenekleri ve daha ucuz yemek mekânları gibi ihtiyaçları göz önünde bulundurarak şehirleri inşa edersek diğer toplumların ihtiyaçlarını da karşılaşırız. | TED | لذلك، إن تمكنا من بناء مدن تأخذ بالاعتبار احتياجات الأطفال لوسائل مواصلات بديلة ولأماكن طعام أقل تكلفة، سنلبي حينئذ احتياجات الكثير من السكان الآخرين أيضًا. |
Müşterilerimin ihtiyaçları ne ve bunları nasıl karşılıyorum? | TED | ما هي احتياجات عملائي، وكيف أقومُ بتلبيتها؟ |
Transeksüel bireylerin kendi sağlık ihtiyaçları hakkında açıkça konuşabilmek için teşvik edilmeye ihtiyacı var. | TED | يحتاج مجتمع المتحولون إلى أن يكون قادراً أن يتحدثوا عن احتياجات العناية الصحية بهم. |
Ancak aynı zamanda, her bir insanın doğal psikolojik ihtiyaçları da var. | TED | ولكن في نفس الوقت، كل إنسان لديه احتياجات نفسية؛ |
Uykunun beynin bazı temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği türden kolay etkili bir yol, beynin tüm taleplerini yerine getiren ve onu kıl payıyla da olsa diğer tüm organlardan ayrılmasını sağlayan eşsiz bir yöntemdir. | TED | قد وجدنا أن النوم قد يكون حقيقةً حلًا ذا تصميم رائع لبعض احتياجات المخ الأكثر أهمية، الطريقة المتفردة التي يحصل بها المخ على متطلباته العليا والهامشية التي تميزه عن باقي أعضاء الجسم الأخرى. |
Çünkü günün sonunda, insanların ihtiyaçlarını hallettiysek, işin köküne indiysek, suç kendi kendini idare edebilirdi. | TED | لأنه في نهاية اليوم، إذا تمعنا في احتياجات الأشخاص، إذا نظرنا إلى السبب بشكل جذري، سيتمّ حلّ الجريمة من تلقاء نفسها. |
onların ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir zorluk. | TED | ستكون موافقة احتياجات هذا الجيل تحدياً كبيراً. |
Hindistan da halkının ihtiyaçlarını karşılamak durumunda ve bunu kömür yakarak yapacak. | TED | كذلك الهند عليها أن تلبي احتياجات شعبها، وستقوم بذلك عن طريق حرق الفحم. |
Aslında, kadınların da erkekler gibi açıkça konuşma ihtiyacı vardır ama bunu yapmalarına engel vardır. | TED | النقطة الرئيسية هي أن للنساء احتياجات للتحدث كما للرجال، ولكنهن لديهن حواجز تحولهن عن ذلك. |
Ve ve ve malum ben de kadınım ve bütün kadınlar gibi ihtiyaçlarım var. | Open Subtitles | ومن الواضح أنني امرأة ولدي احتياجات مثل كل امرأة اخرى |
Hatta üvey babam, özel ihtiyaçlarım olduğunu bile fark etmişti. | Open Subtitles | في الواقع، تفهّم والدي بالتبنّي بأنّ لي احتياجات خاصّة |
Diğer insanların ihtiyaç ve isteklerini sormadan bilemeyiz. | TED | لا يمكننا معرفة احتياجات الأشخاص الآخرين دون أن نسألهم. |
Ve bu nohut, kurutulmuş süt ve birçok vitaminle yapıldı, beynin tam olarak ihtiyacını karşılamak üzere. | TED | وهذه مصنوعة من الحمص، الحليب المجفف ومجموعة من الفيتامينات، صممت لتماشي بالضبط احتياجات الدماغ. |
Sizinle toner ihtiyaçlarınız hakkında konuşacaktım. | Open Subtitles | أم، حسنا. وأود أن أتحدث إليكم حول احتياجات الحبر الخاص بك. |
Bu sistem, farklı zekâ tiplerine ve kullanıcı ihtiyaçlarına göre eğitim vermemizi sağlıyor. | TED | ويتيح لنا توفير التعليم وفقًا لمختلف أنواع الذكاء وحسب مختلف احتياجات المستخدمين. |
Burada hepimiz doğal fiziksel ihtiyaçlarımız olduğunu biliyor. | TED | كلنا هنا نعلم أن لدينا جميعًا احتياجات جسدية طبيعية، أليس كذلك؟ |
o zaman niye gençlerin ihtiyaçlarının yaşlılarınkinin önüne geçmesi doğru olsun? | TED | لماذا يجب علينا أن نثمن احتياجات الصغار أكثر من احتياجات كبار السن؟ |
Çoğunluğun isteklerine karşı azınlığın istekleri tartışmasını elimden geldiğince geciktirmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط اريد أن تكون احتياجات الأغلبيه متغلبه على إحتياجات الأقلية إن استطعت |
Bunu şöyle düşün; çok çeşitli çocuklar ve farklı ihtiyaçlar karşılanmayı bekliyor, yani tek bir tip yok. | TED | فكر في الأمر كونه: مع وجود العديد من الأطفال، يوجد احتياجات مختلفة يجب أن تُلبى، لذلك لا يوجد نموذج واحد. |
Bu gidişatın gereksinimi olarak 12'den 24. bölüme kadar olan maddeler baz alınarak dönem ödeviniz için bir konu seçmeniz gerek. | Open Subtitles | أحد احتياجات هذا المقرر هي إختيار قسم لكتابة مقال بالإعتماد على المواد الموجودة في الفصول من 12 حتى 24 |