Uzun zaman önce aynada kendi kendime aynı konuşmayı yapıyordum. | Open Subtitles | لقد خضت نفس الحوار منذ زمن مع نفسي في المراة |
Hayır ama bu değerlendirme süreci bitene kadar sizden bu konuşmayı değiştirmenizi istiyorum. | Open Subtitles | لا ، لكن حتى ينتهي هذا التقييم انا اطلبُ منكَ أن تغير الحوار |
O sizinle bu diyalog yoluyla bir işbirliği kurmaya çalışırdı. | TED | و سيكون بناء تحالف عمل معكم عن طريق ذلك الحوار |
Burnundan sarkan o koca sümüğü silmedikçe bu konuşmaya devam etmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أكمل هذا الحوار حتى تزيل قطعة المخاط النازلة من أنفك |
Bu sohbeti, senin eşsiz biri olduğunu söyleyerek bitireyim. | Open Subtitles | حسنا, دعني أنهي هذا الحوار بقولي أنّك شخص فريد من نوعه |
Ama ne zaman bana akşam yemeğinde şiirler okumaya başladı... ve ardından biraz muhabbet ettik, Tatlım 'O yola hiç çıkmayalım' dedim. | Open Subtitles | و لكنه بعد ذلك قام بقراءة قصائده الشعرية لي و دعوتى لتناول العشاء و ما إلى ذلك, و ما كان مِني إلا تغيير مجرى الحوار |
Müthiş adamın ta kendisi ile tanışmışlardı, onun tarafından verilen konuşmayı dinlemişlerdi; o suratlarını çamura bularken çok ama çok eğlenmişlerdi, | TED | فقد قابلوا شخصاً رائعاً ولقد تم توجيههم من قبل شخص رائع لقد استمتعوا كثيراً بتكسير مجدايفهم في الحوار |
Dört gözle bu konuşmayı bekliyordum, bu yüzden teşekkürlerimi sunuyorum size. | TED | واتطلع قدما لهذا الحوار, شكرا لمنحي هذه الفرصه, |
Fakat bu mucitle, Doug Fleming ile konuşmayı çok sevmiştim, çünkü çok tutkuluydu. | TED | لكني أحببت الحوار مع المخترع دوج فليمينج، لأنه كان شغوفًا جدًّا. |
Düğmeye basmamla bu konuşmayı tamamen farklı bir karaktere iletebilirim. | TED | إذًا، بكبسة زر أستطيع أن أنقل ذلك الحوار كشخصية مختلفة تمامًا. |
Galiba bu konuşmayı hiç yapmamış olsaydık, hiçbirimiz bu belada olmazdık. | Open Subtitles | أعتقد أننا لو لم نخض ذلك الحوار لم نكن لنقع فى هذه الفوضى |
Ve ikimiz için de bu diyalog, Kadın Yürüyüşü konusunda hemfikir olmasak da birbirimizin bakış açısını anlamamızı sağladı. | TED | وفي رأينا، سمح لنا هذا الحوار أن نفهم وجهة نظر بعضنا البعض بخصوص مسيرة المرأة على الرغم من اختلافنا. |
Her şeyin başı bir diyalog kurabilmek ve ortak değerleri besleyebilmek. | Open Subtitles | ومن كل شيء عن الحوار عملية وملء حوض السباحة المعنى المشتركة. |
Bu konuşmaya üst kattaki pencerenin yanında devam edebilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا اكمال الحوار في الطابق العلوي قريب من النافذة |
sohbeti uzatmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | ليس اختصاصي . أنت فقط تحاول أن تطيل هذا الحوار |
Gazetemi getirmeyi unutmuşum ama bu muhabbet çok lezzetli. | Open Subtitles | نسيت إحضار صحيفتي إلى هنا لكن هذا الحوار الطويل رائع |
Ve gerilim yükseldiği zaman, zaten o diyaloğu kurmuşlardı ve bu farklı sorunlarla başa çıkmak için bir kuvvetti. | TED | وعندما يزداد التوتر, يكونو قد بدأوا ذلك الحوار وذلك مصدر قوة للتعامل مع القضايا المختلفة |
Onlara bir platform veriyor; bazı kurallar koyuyor; araçlar veriyor ve sonra konuşmaları orkestra şefi gibi yönetiyor; hareketleri orkestra şefi gibi yönetiyor. | TED | إنه يعطيهم منصة يعطيهم قواعد , يعطيهم أدوات و من ثم هو نوعا ما ينظم الحوار. ينظم التحركات. |
Bu yönteme genellikle röportaj verenin direncini ve ketumluğunu kırmak için başvurulur. | TED | وهي نوعاً ما يقابلها مقاومة و شعور بالتقيد من ناحية ضيف الحوار. |
Kaydettiğim ses örneklerine dayanarak, kendi seslerini kullanarak diyalogu yeniden yarattım. | Open Subtitles | على أساس عينات الصوت التى سجلتها سوف أعيد الحوار ، و أستخدم الأصوات الفعلية |
Her muhabbeti kendi üzerine çeken kız olmaktan nefret ediyorum ama... | Open Subtitles | يا رفاق، أكره أن أكون الفتاةَ التي تجعل كلّ الحوار يدُر حولها، |
replikleri bir duyayım, | Open Subtitles | أخفضوا الصوت، انتظروا ثانية دعوني أقرأ الحوار |
Bizans imparatorunun, halkı huzura kabul ettiğinde görüşme süresince ziyaretçileri dehşet içinde bırakarak havada gizemli bir şekilde yükselen bir tahtı varmış. | Open Subtitles | كان إمبراطور بيزنطة حين يستقبل الناس يجلس على عرش و أثناء الحوار كان يرتفع بطريقة غامضة لكى يثير الزعر بين الزوار |
Arabayla Senaryoyu Paramount'a götürmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تخرج السيارة. وتأخذ نص الحوار إلى شركة باراماونت. |
konuşmalar haricinde her şey sahtedir. | TED | كلّ شيء، عدا الحوار بين الأشخاص، هو مزيّف. |
Lugosi öldü ve Vampira konuşmayacak; diyalogları birisine vermem lazım! | Open Subtitles | لوغوسي مات وفامبيرا ترفض الحديث علي أن أعطي الحوار لأحد ما |