Ama neyse, pazara gitmenin tek sebebi ürün almak ki sen almışsın zaten. | Open Subtitles | و لكن لماذ تذهب إلى السوق و المنتج الذي تريده هو موجود لديك |
En küçük firmadan, en büyük şirkete kadar, üç şeyi gayet güzelce yapabiliyor olmalı: Fantastik olması gereken satılacak bir ürün, fantastik bir pazarlama yapmanız ve şahane finansal yönetime sahip olmanız gerekiyor. | TED | الشركات الصغرى، الشركات الكبرى عليها أن تكون قادرة على فعل ثلاث أشياء بشكل رائع: على المنتج الذي توّد بيعه أن يكون مبهر، ينبغي أن تسوّقه بشكل رائع، وعليك أن تملك إدارة مالية رائعة. |
Şey, sanırım bunu buluşacağım yapımcı söyleyecektir. | Open Subtitles | اعتقد بان المنتج الذي سأقابله سيخبرني بذلك |
Doğru da olacak, çünkü içindeki ürünün kalitesini vaat edecek. | Open Subtitles | و سيكون حقيقياً ، لأنه سيعد بجودة المنتج الذي بداخله |
Fırıncının tüm süreç boyunca yaptığı tercihler ürünü belirliyor. | TED | لان خيارات الخباز على مدى تلك المراحل هي التي ستحدد نوعية المنتج الذي سيخرج لاحقاً |
Yarım milyon ile malı takas... edeceğin bir kasanın anahtarı. | Open Subtitles | مع بعض المنتج الذي أرجعناه. |
Fakat artık, herkesin almak isteyeceği bir ürüne sahibim. Ve bunu sadece ben sağlayabilirim. Kahrolası ürün "benim"! | Open Subtitles | ولكني حصلت على المنتج الذي يريده كل شخص ويمكنني منحه لهم |
Aynı platformda satın alınan aynı ürün için sen ve ben aynı fiyatı mı ödüyoruz? | TED | هل يدفع الجميع نفس السعرعن نفس المنتج الذي اشتُرِي من نفس المنصة؟ |
Bu bağlamda, bunun anlamı şu: Satılmakta olan ürün biziz. | TED | في هذا السياق، هذا يعني أننا نحن المنتج الذي يتم بيعه. |
Bu dünyada herkesin yediği vazgeçemediği bir ürün. | TED | هو المنتج الذي يأكله جميع الاشخاص حول العالم .. والذي لا يمكن التخلي عنه |
Sana şöhret ve zenginlik getirecek ürün. | Open Subtitles | انه المنتج الذي سيجلب لكم الشهرة والثروة |
İşte üzerine iki sıfır fazladan koyabileceğin ürün. | Open Subtitles | هذا هو المنتج الذي تستطيع أن تضيف صفرين عليه |
Hangi yapımcı ile buluşacağınızı biliyor musunuz Dr. Brennan? | Open Subtitles | هل تعرفين من هو المنتج الذي ستقابلينه أيتها الطبيبة برينان؟ |
Haber beklediğim yapımcı vardı ya? | Open Subtitles | اتعلمين ذلك المنتج الذي انتظر رده ؟ |
Alexin eviinde tanıştığım yapımcı bu çocuğa sunumunda yardımcı olmam için benden yardım istemişti. | Open Subtitles | المنتج الذي تعرّفت عليه في شقة (أليكس) طلب منّي مقابلة هذا الولد كمعروف شخصي له |
Satın aldığım ürünün postayla gelenle aynı olmasını ve bana bir kayıt altında ulaşmasını istiyorum. | TED | أريد أن أعرف أن المنتج الذي اشتريته هو ذاته الذي سيصل في البريد وهناك سجل ما عن كيفية وصوله إليَ. |
O zaman satın alınmış bir ürünün fişini eşleştirebilirsiniz. | Open Subtitles | صحيح, إذا أنت تستطيع أن تطابق الإيصال مع المنتج الذي تم شراؤه؟ |
"Evet, satın almış olduğunuz ürünün üretim koşulları hakkında sorumluluk alıyoruz. | Open Subtitles | الظروف التي تتم منتجاتنا، المنتج الذي شراء. |
Gelecekte hangi ürünü almak istediğimiz kararını makinelere bırakmaya başlayacağız. | TED | في المستقبل، سنترك القرار بشأن المنتج الذي يتعين شراؤه على نحو متزايد إلى الأجهزة. |
Yarım milyon ile malı takas... edeceğin bir kasanın anahtarı. | Open Subtitles | مع بعض المنتج الذي أرجعناه. |
Fakat artık, herkesin almak isteyeceği bir ürüne sahibim. Ve bunu sadece ben sağlayabilirim. Kahrolası ürün "benim"! | Open Subtitles | ولكني حصلت على المنتج الذي يريده كل شخص ويمكنني منحه لهم |