alay etmeye çalışmadığını biliyorum bu yüzden her şeyin gelip geçmesine göz yumuyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك لا تقصد بأن تسخر مني دون لذا سأجعل كل هذا يمر |
alay etmeye çalışmadığını biliyorum bu yüzden her şeyin gelip geçmesine göz yumuyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك لا تقصد بأن تسخر مني دون لذا سأجعل كل هذا يمر |
Ulusumuzun nimetlerinden yararlanıyorsun sonra da gidip liderimizle alay eden bir kitap yayınlıyorsun. | Open Subtitles | .. عشتَ من خير دولتنا و الآن تنشر كتاباً تسخر فيه من رئيسنا؟ |
Belki kendi ayrıcalığının keyifle gösterişini yapmak yerine, ayrıcalığın keyifli gösterişiyle Dalga geçiyordu. | TED | ربما بدلا من التباهي ببهجة بامتيازاتها كانت تسخر من أولئك الذين يتباهون بامتيازاتهم. |
Bence sahip olunanla ilgili şaka yapılabilir ama olunmayanla ilgili yapılamaz, Bu yüzden Kenneth Lay etkileyici eşiyle ilgili şaka yapamaz. | TED | اعتقد انه يمكن أن تسخر ممن هو دونك ولكن ليس العكس، ولذلك لن تجدني اسخر من كينيث لاي وزوجته الساحرة. |
Hastane masraflarından bahsediyorum, sen bana gülüyorsun. | Open Subtitles | أسأل عن تكلفة المستشفى وأنت تسخر مني |
Hiç arkadaşı olmayan, yaşlı ve bitmiş bir adam işleri ters giden, karısı tarafından terkedilmiş insanlar ona gülüyor, onun için üzülüyorlar. | Open Subtitles | عملية حقيقة من رجل عجوز دون صفقات للتوزيع وزوجة فوق الصخور والناس تسخر منه |
Eğer Veronica böyle toplantılarda benimle alay edecekse burada kalamam. | Open Subtitles | لا أستطيع تحمل فيرونيكا و هي تسخر مني في الإجتماعات |
Tek yaptığın oturmaktı yine de onun gibi adamlarla alay edebileceğini sanıyorsun. | Open Subtitles | أنتَ لم تفعل شيء وتظن بأنّكَ تستطيع أن تسخر من رجل مثله؟ |
Artı, sanırım halüsinasyon görüyorum çünkü kaslarının benimle alay ettiklerini duyduğuma eminim. | Open Subtitles | إضافةً، أعتقد أنني أهلوس لأنني موقن أني سمعتُ عضلات ذراعك تسخر مني |
Kelimeler, uzun süredir dostu olanlar, artık onunla alay ediyordu. | TED | كلمات,كانت صديقته لوقت طويل,الاّن تسخر منه. |
Acılarımızla alay edip, endişelerimize şüphe katıyor. | TED | انها تسخر من معتقداتنا، تتشكك في إهتماماتنا. |
Bizimle alay ediyor, Samson'la değil. | Open Subtitles | أنها تسخر منا وليس من شمشون يا إله المحصول وحاصد الموت |
Benimle Dalga geçmek çok kolay ve sen bunda çok iyisin. | Open Subtitles | من السهل عليك أن تسخر مني، و أنت بارع في هذا. |
Onunla Dalga geçtin, ismini işleri berbat etmekle eş anlamlı kullandın. | Open Subtitles | أنت تسخر منها و تستخدم إسمها كمرادف للتعبير عن إفساد الأمور |
Afrika, bizim adalet algımızla resmen Dalga geçiyor. | TED | أترون، أفريقيا تسخر من فكرتنا عن العدالة. |
- Gerçekten uçar, anlarsın. - Bu konu hakkında nasıl şaka yapabiliyorsun? | Open Subtitles | إنها حقا ًممتازة تعلم ذلك كيف لك أن تسخر من هذا |
Kendinle ilgili istediğin her şey hakkında şaka yapabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تسخر من أي شيء له علاقة بك وحدك |
Bana mı gülüyorsun? | Open Subtitles | اطبق فمك اللعين أيها البدين - أأنتَ تسخر مني ؟ |
Neye gülüyorsun şapşal şey? | Open Subtitles | الذي تسخر منه، أنت سخيف؟ |
- Ellen. Metalik kahkahalarla gülüyor olmalısın. | Open Subtitles | لا بد انك كنت تسخر من صفائك ونقائك |
Sen bizi iki salak mı sandın? Hayır, bizimle kafa buluyorsun. | Open Subtitles | هل تعتقد أننا شخصان مغفلان لا , أو أنك تسخر منا |
gülme, ama bunun haysiyet olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لا تسخر مني لكني أثق أن هذا الشيئ هو الكرامة |
Zombilerle ilgili espri yapma. | Open Subtitles | لا تسخر من الزومبي فهذا الهراء موجود حقا |
Kapa çeneni. Benimle eğleniyorsun. | Open Subtitles | أسكت أنت تسخر مني |