| Polisin geleceğini biliyordun. | Open Subtitles | .كنتي تعلمين بأنه سيكون هناك شرطة بإنتظارنا |
| Uçamayacağını biliyordun, değil mi? | Open Subtitles | انتي لا تعلمين بأنه يمكنك الطيران، اليس كذلك؟ |
| Evet ama yapacağını biliyordun. | Open Subtitles | نعم ، ولكنك تعلمين بأنه سيرغب بذلك |
| Teneffüslerde hiçbir sınıfa girmeye izniniz olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعلمين بأنه غير مسموح لك التواجد في اي فصل خلال الاستراحة، أليس كذلك؟ |
| Margie, bir anlaşma ortasında çaresizliğini göstermenin akıllı olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أوه مارغي تعلمين بأنه ليس من الحكمة أبداً بأن تظهري اليأس في منتصف المفاوضات |
| İçeride kimse olmadığını nereden biliyordun? | Open Subtitles | كيف تعلمين بأنه لايوجد شخصٌ بالداخل؟ |
| - Burada olacağını biliyordun. - Evet, ancak ben olacağımı ummadı. | Open Subtitles | كنتِ تعلمين بأنه هنا - لكن لم أتوقع بأن أكون أنا هنا - |
| Onun düğüne geleceğini biliyordun. | Open Subtitles | إنكِ تعلمين بأنه سيحضر الزفاف |
| Başından beri bunun bir silah olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | -لقد كنتِ تعلمين بأنه سلاح طوال الوقت |
| Bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعلمين بأنه لايجب عليك خوض هذا ؟ |
| O zaman bir anlamı olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | إذاً تعلمين بأنه لم يعنِ شيئاً |
| Yani, biraz kafa karıştırıcı olabilir ama gerçek olmadığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | اعني كما تعلمين اظن انه ربما يكون مربك ... لكني فقط تعلمين بأنه ليس حقيقي، صحيح ؟ |
| Yapan öğretmendi. Mantıklı olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعلمين بأنه معلم و أن هذا غير منطقي |
| Cassie, Zachariah'nın gerçek olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | (كاسي) , أنتِ تعلمين بأنه لا وجود لـ (زاكرايا) |