Akvuvarları olmadan, zamanında nasıl iyileşecek? | Open Subtitles | و لكن دونها، كيف سيتحسن في الوقت اللازم؟ |
Önce moraracak, daha sonra iyileşecek... bir terslik de olabilir, ama hepsi iyileşmesi için. | Open Subtitles | ...سيكون هناك صديداً كثيراً ...متعفن أولاً، ثم بعدها صحي و بعض المشاكل بالطحال لكن سيتحسن كل هذا بعد ذلك |
tikler, küfürler, OKB, hepsi düzelecek, değil mi? | Open Subtitles | إضـطـراب الـوسـواس الـقـهـري سيتحسن ، أليس كذلك؟ |
Bir annenin kalbi parçalara ayrıldı. O ne zaman iyi olacak... | Open Subtitles | قلب الأم يتمزق إرباً متسائلاً متى سيتحسن |
Haklıysam ve şu anki tedaviyi durdurursak iyileşir. | Open Subtitles | نعم، و إن كنت محقاً و أوقفنا العلاج الحالي سيتحسن |
Ben'in yaptığında sonra düzelir diye düşünmüştüm ama düzelmedi. | Open Subtitles | ظنننت ان الأمر سيتحسن بعد ما قام به بين لكن لم يتحسن |
Zaten şu anda daha iyiye gidiyor, kötüye değil. | Open Subtitles | على اي حال كان سيتحسن الآن لا أن تسوء حالته |
Çok yakında her şeyin benim için... daha güzel olacağını söylüyor. Gerçekten mi? | Open Subtitles | إن مدير أعمالي قال أن الوضع سيتحسن قريباً |
Eğer biz listeden bir şeyler sildikçe, Karma onun iyileşmesini sağlıyorsa, bir de kendisi sildiğinde ne kadar iyileşeceğini düşünün. | Open Subtitles | "إن كانت "العاقبة الأخلاقية تجعله أفضل حين كنّا نلغي الشياء ففكّرا كم سيتحسن إن بدأ بإلغائها بنفسه |
Babam ya iyileşecek ya da daha kötü olacak. Anlıyor musun? | Open Subtitles | أبي إما سيتحسن , أو لا, أنت تعلم ذلك ؟ |
İyileşecek. Her şey düzelecek. | Open Subtitles | سيكون بخير سيتحسن |
Kudretli Liderimiz ne zaman iyileşecek? | Open Subtitles | متى سيتحسن الرئيس ؟ |
Pek sayıImaz. Ama yakında düzelecek. | Open Subtitles | ليس تماماً ولكن سيتحسن الأمر سريعاً |
Zor olduğunu biliyorum, ama inan bana düzelecek. | Open Subtitles | الأمر صعب، لكنه سيتحسن. أعدكِ. |
Bugün hava çok güzel değil, ama yarın daha iyi olacak. | Open Subtitles | اليوم كان الطقس غيرجيد .. لكن غدا سيتحسن |
Umuyorum iyi olacak. Telefonda konuşamam bu konuyu. | Open Subtitles | آمل أنه سيتحسن لا يمكنني الحديث بالأمر عبر الهاتف |
Daha kötüye gitmesin diye, belki de iyileşir diye ona yardım etmeye devam ettim. | Open Subtitles | تمسكت بأمل بما أنه لن تصبح حالته أسوء, ربما سيتحسن. |
Bir haftalığına giderim. Clay iyileşir. | Open Subtitles | سأذهب لمدة ما يقارب الأسبوع "سيتحسن "كلاي |
Haklıysak sabaha düzelir. | Open Subtitles | إذا كنا محقّين سيتحسن بحلول الصباح |
Anlıyorum, ancak kızkardeşinin başına gelen kötü şeyler kadar, ağabeyinin saldırı suçundan içeri alınmasının işleri daha iyiye mi yoksa kötüye mi götüreceğini düşünüyorsun? | Open Subtitles | أدري ولكن مع سوء الامور لشقيقتك في الوقت الحالي فأنك تظن أن ذلك سيتحسن |
Böyle şeyler, bir noktada, daha iyi olacağını düşündürür. | Open Subtitles | هذهالنوعيةمن الأشياء, في وقت ما , تظنين أنه سيتحسن |
Doktor bir ay içinde iyileşeceğini söyledi. | Open Subtitles | الطبيب قال بأنهُ سيتحسن خلال شهر أو أقل |
LaPooh'ya ne olduysa, düzelecektir. | Open Subtitles | اعلم إنه لابوه الآن لكنه سيتحسن |
- İyileşebilir mi? | Open Subtitles | -هل سيتحسن ؟ -نعم |
Şüphesiz ki, zamanla iyileşecektir. Öyleyse orduyu kim idare ediyor? | Open Subtitles | و هو في أفضل رعاية و لا أشك أنه سيتحسن |