Şu, dağ gölgesi efektinde, atmosfer basıncı düşüyor, sıcaklık düşüyor. | Open Subtitles | إذاً بتأثير ظل الجبال الضغط الجوي يتناقص و الحرراة تنخفض |
Küçücük bir çocukken bile, finansal ve duygusal çöküşün gölgesinde yaşadığımızı biliyordum. | TED | وعلى الرغم من صغري عرفت بأننا نعيش في ظل الإنهيار المالي والعاطفي. |
Patronun dediğine göre Mardar, Meimei'yi barda görmeye devam etmiş. | Open Subtitles | أخبرني الرئيس أن ماردار ظل يذهب لرؤية ميمي في الحانة |
Tüm gün mesaj atıp durdu. "Lütfen, lütfen, lütfen" diye | Open Subtitles | ظل يرسل لي رسالة نصية طيلة اليوم يرجوني فيها للمجيء |
İklim krizinde çocuk sahibi olma konusundaki artan endişe insanların ne kadar baskı altında hissettiğinin önemli bir göstergesi. | TED | المخاوف المتزايدة من إنجاب أطفال في ظل الأزمة المناخية هو مؤشر صارخ إلى شعور هؤلاء المعرضون إلى ضغط شديد |
Bana kabusla ilgili ne anlattığını söyle. sürekli olarak, devriyedeki herkesi, bir otel lobisinde bir sürü Çinli ve Rus generalle görüyormuş. | Open Subtitles | ظل يحلم برجال الدورية يجلسون معاً فى بهو فندق .. |
Ölümün gölgesi'yle karşılaşıp da sağ kalan tek kişi sensin. | Open Subtitles | لقد كُنت الشخص الوحيد الذى وقف ضد ظل الظلام والموت. |
Kont ailesi, her zaman yüce dük ailesinin gölgesi altında hizmet etti. | Open Subtitles | عائلة الدوق كانت دائماً تعمل في ظل الدوق الكبير |
Eski halinin bir gölgesi olmak yerine, bu para seni tekrar bir erkek yapabilir. | Open Subtitles | هذه النقود قد تجعلك رجلا مرة أخرى بدلا من ظل شخصيتك السابقة |
Tamam, şu kum tepesinin gölgesinde dinlenelim, ama fazla kalamayız. | Open Subtitles | حسنا,لنرتاح فى ظل هذاالتل لكن لا يمكن أن نبقى طويلا |
"Ölüm vadisinin gölgesinde gezsem bile, kötülükten korkmam, çünkü Tanrı benimledir." | Open Subtitles | نعم,مع انني أمشي في وادي ظل الموت فلن أخشى اي شر |
İnsanoğlu orayı keşfetmeden önce de sonra da hareket hâlinde olmaya devam etti. | Open Subtitles | و الذي ظل يتحرك حتي قبل أن يزوره الانسان و لا يزال مستمراً |
Eğer hasar tedavi edildiyse, neden hala alarm çalmaya devam ediyordu? | TED | ولكن إذا كان قد تمت معالجة الألم، لماذا ظل جرس الانذار يرن؟ |
Öylece durdu ve kesinlikle kımıldamamaya çalıştı. | TED | لقد ظل واقفاً هنا و حاول ألا يحرك أي جزء من جسمه. |
Şey, evet ama şu şartlar altında, seninle burada kalabilirim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسنا.. نعم.. لكنّي إعتقدت ربما اللّيلة في ظل الظروف الحالية أنا قد |
Bir adam sürekli mektupla evlenme teklif ediyordu. | Open Subtitles | هذا الرجل الذي تعرفه فى البلدة المجاورة، ظل يرسل لها خطابات ليتقدم اليها، |
Yoksa bir yıl da çalışsan hala aynı noktada olursun. | Open Subtitles | بدون إهانة , ولكن إن ظل هنا لن يحرز تقدماً |
Babanın gölgesinden çıkıp, kendi efendin olman gereken bir zaman vardır. | Open Subtitles | سيأتي الوقت الذي يجب فيه أن تبتعد عن ظل أبيك |
Biz böylesi bir kara deliğin gölgesini hiç görmedik, ama kara delikler duyulabilir, görülemeseler bile. | TED | لم نستطع قط مشاهدة ظل ثقب أسود كهذا، لكن يمكن سماع الثقب السوداء، رغم أنه لم يتم مشاهدتهم. |
Normalde Büyük Kanyon'a gidecektik ama hep kafası dumanlı olduğundan yol kenarına çekip duruyordu. | Open Subtitles | تقريباً سيذهب لوادي كانيون ولكنه ظل ينتشي ويتوقف على جانب الطريق |
Fakat o ses bana seslenmeyi sürdürüyordu: "Haydi, benimle kal." | TED | لكن كان هنالك صوت ظل يناديني : " تعالي ، ابقي معي." |
Dün gece söylediğiniz bir şey, aklımda dönüp duruyor. | Open Subtitles | لقد قلت شيئاً الليلة الماضية ظل يتردد فى رأسى |
Şimdi, eğer işler şu andaki gibi kalırsa, birkaç günüm bile olsa şanslıyım. | Open Subtitles | الآن ، فى ظل الوضع الحالى سأكون محظوظا إن ظلت حية ليوم واحد |
Son olarak aynaların altındaki gölgede güneş ışığında yetişmeyen her türlü bitkiyi yetiştirmek mümkün olacaktır. | TED | ويمكن بصورة ما اسفل ظل المرايا ان ننبت المحاصيل .. جُل انواعها التي لن تنمو اسفل أشعة الشمس المباشرة |
Dünyanın dönerken aldığı konuma göre her gölge şekil değiştirir. | Open Subtitles | ,أعتماداً على الشكل سيتشكل العالم كُل ظل سيأخذ شكلاً مُختلف |