Tek yapman gereken senin sözde gerçekliğine döndürecek olan kutuyu açmak. | Open Subtitles | كلّ ما تحتاجه هو فتح الصندوق والعودة إلى ما يسمّى واقعك |
aynı zamanda bu kutuyu açmak değil sadece kutuyu kontrol etmek. | Open Subtitles | أيضا، هي لا تعني فتح الصندوق. فقط تفقد الصندوق |
Eğer bir şey saklıyorsa, kutuyu açmak bunu kanıtlayacaktır. | Open Subtitles | إذا كان لا يخفي شيئاً ، إذن فتح الصندوق سيثبت ذلك |
Bagajı açar mısınız bayan? | Open Subtitles | أيمكنُكِ فتح الصندوق يا سيدتي |
Adam kutuyu açtı, içine baktı... ve sanki telefonla yemek servisi yapmışım gibi bahşiş verdi. | Open Subtitles | لقد فتح الصندوق ونظر ما بداخله لقد رمقني بنظرة وكأنه يقدم روحي |
Firavun kutuyu açtı. Ama içinde sadece Ramante, yani anti-yaşam kalmıştı. | Open Subtitles | الفرعون فتح الصندوق, لكن كل الذي بقي هو رامانت او قاتل الحياة. |
Başka bir şey var mı yoksa artık kutuyu açabilir miyiz? | Open Subtitles | هل من شيء آخر أو يمكننا فتح الصندوق الآن؟ |
Tek yapmanız gereken ben mecbur bırakmadan önce Kasayı açmanız. | Open Subtitles | وكلّ ما عليك القيام به هُو فتح الصندوق قبل أن اضطرّ لذلك. |
kutuyu açmak için yardım ister misiniz? | Open Subtitles | أتريد مُساعدة في فتح الصندوق ؟ |
Lütfen bunu bana yaptırtma. kutuyu açmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد فتح الصندوق |
kutuyu açmak gibi olurdu. | Open Subtitles | سيكون مثل فتح الصندوق |
Bir gün, Pandora'nın merakı arttı, ve kutuyu açtı. | TED | لكن في يوم ما ، تمكن الفضول من باندورا ، ودفعها إلى فتح الصندوق . |
Jake kutuyu açtı, fotoğrafı çıkarttı sonra da beni Sofia'ya yönlendirdi. | Open Subtitles | (جيك)، فتح الصندوق وأخذ الصورة منه وبعدها قادني إلى (صوفيا) |
Fazladan bir peni ile, kutuyu açabilir ve bir adam kuyruğundan çekebilirdi. | Open Subtitles | بقرشٍ إضافة، يمكنهم فتح الصندوق ويمكن لرجلٍ هزها |
- Kasayı banka yetkilileri açıyor. | Open Subtitles | ـ سيتم فتح الصندوق في حضورِ مسؤول مصرفِ |