Hannah senin gibi bir arkadaşı olduğu için çok Şanslıymış. | Open Subtitles | أعرف أن هانا كانت محظوظة جداً لحصولها على صديق مثلك |
Bu onlar için çok zormuş çünkü kral onları aramayı hiçbir zaman bırakmamış. Ama prenses bu sefer Şanslıymış. | Open Subtitles | إنها صعبة لأن الملك مازال يبحث عنهم لكن الأميرة كانت محظوظة. |
Şanslıymış, oldukça şiddetli bir çarpışma olmuş. | Open Subtitles | نعم ، انها بخير أعني أنها كانت محظوظة ، لأن الحادث كان عنيفًا |
Mavi Papazbalığı bu defa şanslıydı. | Open Subtitles | هذا الوقت سمك الفتاة الزرقاء كانت محظوظة |
Sizin gibi iki doktoru olduğu için şanslıydı. | Open Subtitles | كانت محظوظة لأنكما كنتما طبيبيها |
Dansçıydı. Şansı yaver gitti ve bir Kanadalıyla evlendi. | Open Subtitles | كانت محظوظة ، تزوجت كنديا اٍنها تعيش الآن فى تورونتو |
Aslında doktor hastaneye geldiği için çok şanslı olduğunu söyledi, ...çünkü kuduz virüsü iyice yayılmadan tedaviye başlanması çok önemliymiş. | Open Subtitles | في الحقيقة , الطبيب قال انها كانت محظوظة لان الطريقة الوحيدة للتغلب على داء الكلب هي البدء بالعلاج قبل بداية الاعراض |
Tıbbi olarak açıklanamaz. Şanslıymış. | Open Subtitles | لا يمكن تفسير ذلك طبيا لقد كانت محظوظة |
O halde kız Şanslıymış, değil mi? | Open Subtitles | كانت محظوظة حينذاك، أليس كذلك؟ |
Bence Dr. Glass böyle yetenekli bir öğrencisi olduğu için çok Şanslıymış. | Open Subtitles | أظن إن "د.غلاس" كانت محظوظة جداً لإمتلاكها تلميذا شاطراً مثلكِ |
Arabayı bulduklarında dedikleri şey Şanslıymış çünkü çarptığı Joshua ağacı onun uçurumdan yuvarlanmasını engellemiş. | Open Subtitles | عندما وجدوا السيارة، قالوا... أنها كانت محظوظة لأن... شجرة اليوكا التي إصطدمت بها حمتها من السقوط من فوق الجرف |
Anneleri Şanslıymış, yanındaymışsın. | Open Subtitles | حسناً, أنها كانت محظوظة بأنك كنت معها |
Çok Şanslıymış. | Open Subtitles | كانت محظوظة للغاية |
Seni bulduğu için şanslıydı. Sen iyi bir geçiş oldun. | Open Subtitles | لقد كانت محظوظة بك كنت وسيلة نقل رائعة |
Sana sahip olduğu için şanslıydı. Bana hep böyle söylerdi. | Open Subtitles | كانت محظوظة بوجودكَ في حياتها، أخبرتني بذلك مراراً وتكراراً... |
Senin gibi bir arkadaşı olduğu için şanslıydı. | Open Subtitles | لقد كانت محظوظة ليكون لها صديقة مثلك |
Geriye kalan tüm parasıyla servet avına çıktı ve Şansı yaver gitti. | Open Subtitles | وقد تبقى لديها القليل من المال لتنفقه فأخذت تبحث عن ثروة لقد كانت محظوظة |
Çocuğun 20 saniyeliğine Şansı yaver gitti. | Open Subtitles | الفتاة كانت محظوظة لمدة 20 ثانية |
Sadece Şansı yaver gitti. | Open Subtitles | لقد كانت محظوظة. |
Sadece senin gibi bir doktoru olduğu için çok şanslı olduğunu söyleyip orada bırakalım. | Open Subtitles | فقط لنقول انها كانت محظوظة جدا ان يكون لها جراح مثلك وندع الامور مثل ماهي, حسنا؟ |