Her iki kardeş için de yıllardır kaynayan öfkenin kızışma zamanı gelmişti. | TED | بالنسبة للأخوين، كان الوقت قد حان لتصعيد الغضب الذي تشكّل لسنين. |
zamanı geldiğinde ben sana aşkı verecektim. | Open Subtitles | عندما كان الوقت سيحين كنت بنفسي سأمنحك الحب |
Eğer işemek için uygun bir Zaman değilse beyin dış üretral büzücü kasa başka bir sinyal göndererek buna karşı çıkabilir. | TED | يستطيع الدماغ مواجهة ذلك إذا كان الوقت غير مناسب للتبول عن طريق إرسال إشارة أخرى لاكماش العضلة القابضة الخارجية. |
Yeniden kılık değiştirme zamanıydı. | TED | كان الوقت قد حان للذهاب للعمل كمراسل سري مرة أخرى. |
Üçüncünün aşk yuvasını terk etme vakti gelmişti. | Open Subtitles | كان الوقت المناسب لرحيل الفرخ الصغير من عش الحب |
Oyun parkı için yaptığını sandım, sonra vazgeçmek için artık çok geçti. | Open Subtitles | ظننت انها كانت من أجل الملعب وبعد ذلك, كان الوقت متأخر لأنسحب |
Seyahatimden döndüğümde olan bir şey, geç vakitti, çocuklar çoktan uyumuştu. | Open Subtitles | الذي حدث هو أنني عندما عدت إلى المنزل من رحلتي كان الوقت متأخراً و الأطفال كانو نائمين |
Gece vaktiydi. İyi araba kullanmadığımı biliyorsun. | Open Subtitles | لقد كان الوقت متأخراً وأنتِ تعرفين أنني لا أقود جيداً |
Önemli değil. Mobilyaları değiştirme zamanı gelmişti. | Open Subtitles | هذا صحيح ، كان الوقت لتجديد الطلاء على أي حال |
gerçekleştireceğimizi dşnmenin zamanı gelmişti. | Open Subtitles | وأدرك كيف سأتحملها كان الوقت قد حان لأنفذ المهمة |
Sanırım artık müzedeki ekibimize dönmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | اتساءل ان كان الوقت مناسبا للعودة لفريق المتحف؟ |
Belki günün hangi zamanı olduğunu hatırlamıyordur. | Open Subtitles | ربما أنه لم يتذكر متى كان الوقت من النهار |
Windrixville'de olduğumuz o Zaman şimdiye dek mahallemizden uzakta olduğum tek zamandı. | Open Subtitles | في ذاك اليوم الذي استيقظنا فيه في ويندركسفيل كان الوقت الوحيد الذي كنت مبتعد عن الحي فيه |
Zaman uygun mu bilmiyorum. Biliyorsun, cenaze falan. | Open Subtitles | لا أعلم إذا كان الوقت ملائماً لهذا الجنازة و كل شئ |
Zaman uygun mu bilmiyorum. Biliyorsun, cenaze falan. | Open Subtitles | لا أعلم إذا كان الوقت ملائماً لهذا الجنازة و كل شئ |
Şimdi kendi cephanemi kuşanma zamanıydı. | Open Subtitles | كان الوقت لأستخدم ذخيرتي من الفتاة الخبيثة |
Yani, haklıydın. zamanıydı. | Open Subtitles | أقصد , كنت محقاً كان الوقت المناسب |
Kendimi kandırmayı bırakma vakti gelmişti. | Open Subtitles | لقد كان الوقت لكي اتوقف عن الكذب علي نفسي |
Uyanıp birden fark ettiğimde neredeyse akşam yemeği vakti gelmişti, o hala gelmemişti ve ben bir "kayıp Zaman" deneyimi yaşamıştım. | TED | لقد أصبح لدي "وقتي الضائع " حيث استيقظت لافهم كان الوقت متأخرا تقريبا , تقريبا وقت الغداء ولم تكن قد عادت بعد |
Onu buraya getirip yardım etmeye çalıştık ama çok geçti. | Open Subtitles | لقد أحضرناها وحاولنا مساعدتها ولكن كان الوقت قد تأخر كثيرًا |
Bilemiyorum, geç vakitti, ortamda içki vardı. | Open Subtitles | لاا اعرف لقد كان الوقت متأخرا وكان هنااك خمور. |
Ne yaptın? Gece vaktiydi. | Open Subtitles | كان الوقت ليلاً , وكانت كشافات الإضاءة تضيء المكان |