her şey tamamen ters gittiğinde daha da güzel oluyor. | Open Subtitles | يكاد يكون أفضل عندما تسير كل الأمور على نحو خاطئ |
Umarım her şey yolunda gider . Neden gitmesin ki? | Open Subtitles | لاشيء فقط آمل أن تسير كل الأمور على ما يرام |
Tabii ki, her şey planlandığı gibi gitmedi fakat bu farklı bir olay. | TED | وبالطبع، فليست كل الأمور تسير وفق المخطط، لكن هذا أمر مختلف. |
Yine de, her şeyi geride bırakıp anneni görmeye gitmen güzel bir şey. | Open Subtitles | ومن الجيد بأنك تركت كل الأمور خلفك من أجل أن تذهب لرؤية أمك. |
Bu lanet dünyadaki her şeyi düşünürsen, fazla bir kaybın yok. | Open Subtitles | ، بإعتبـار كل الأمور كنت على قدر المسئوليّـة |
Umarım sana söylediğim ve yaptığım Herşey için beni affetmenin bir yolunu bulursun. | Open Subtitles | آمل أن تجد وسيلة لتغفر لي كل الأمور التى قلتها أو فعلتها لك |
her şeyin yolunda gitmesi için ne kadar uğraştığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك تعمل جاهدا مع نفسك لتجعل كل الأمور بخير |
Güvenden şüphe duymanın faydası yokken her şey çok daha zorlaşır, sonra da empati için daha da az zamanımız olur ve bu böyle gider. | TED | ودون افتراض حسن نية الثقة، تصبح كل الأمور أكثر صعوبة، ومن ثم يكون لدينا قليل من الوقت للتعاطف، وهكذا تكون الحال. |
İşte bu noktada şunu söylemek zorundayım: her şey ırkla ilgili değil. | TED | الآن هي اللحظة الإجبارية في المحاضرة حيث أقول ليست كل الأمور عن العِرق |
Sayın yolcular, her şey yolunda.. Endişelenecek bir durum yok... | Open Subtitles | حسناً أيها الجميع، كل الأمور على ما يرام، لا شيء يقلق |
Bu masada her şey konuşulabilecekti. | Open Subtitles | بلا إستثناءات، وأن كل الأمور ستتم مناقشتها على هذه الطاولة |
Tavuk nagıt'a başladıklarından beri her şey tepetaklak oldu. | Open Subtitles | مُنذُ أن بدأوا بإعداد نجت الدجاج,كل الأمور إنحدرت للأدنى. |
Anne, her şey kontrol altında. Yardım bugün geliyor. | Open Subtitles | أمي ، سأتولى السيطرة على كل الأمور إبتداءً من وقت رحيلكِ اليوم |
Bu çılgın dünyadaki her şey düşünülünce, başabaş noktasına geldin. | Open Subtitles | ، بإعتبـار كل الأمور كنت على قدر المسئوليّـة ساعدت في إنقـاذ شركة الطيران |
Burada her şey yolunda mı? Güzel. | Open Subtitles | مرحباً يا أطفال، هل كل الأمور كما يرام هنا؟ |
Şimdiye kadar yaptığımın her şeyi düşündüm, eğer kalırsam neler yapıyor olacağımı. | Open Subtitles | فكرت في كل الأمور التي قمت بها في الشوراع وكل ما سافعله في نهاية المطاف على الأرجح إن بقيت |
Michael her şeyi halletti. Her açıdan... | Open Subtitles | مايكل غطى كل الأمور فقط حول كل قاعدة تنظر اليها |
Endişen için sağ ol, ama her şeyi düzeltmek senin sorumluluğun değil. | Open Subtitles | أقدر لك إهتمامك لكنك لست مسؤولاً عن إصلاح كل الأمور |
Şimdi Herşey mükemmel. Herkes mutlu ve aşık. Ve bu harika. | Open Subtitles | حالياً كل الأمور رائعة، الجميع سعيد وعاشق، وهذا رائع |
her şeyin mükemmel halledildiğini söyleyebilme fırsatı bulduğum için de mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد أن الفرصة أتيحت لى لأقول أننى أظن أن كل الأمور تمت ببساطة شديدة |
- Bizim için sürpriz olmadı, herşeyi hesapladık. Gelin haydi! | Open Subtitles | حسنا، أنا لست مندهشا كل الأمور في الاعتبار, ترجل |
Tüm bu, "ben her şeyden yırtarım" meselesi yüzünden değil mi? | Open Subtitles | و لكن كل ما تفكر فية هو كيف أنجو من العقاب في كل الأمور |
Şimdi görüyorum halbuki, hele Bütün bu kuantum olaylarını öğrendikten sonra. | TED | و الآن أنا نادم, خاصة بعدما تعلمت كل الأمور الفيزيائية بنفسي |
Tüm o resmî şeyleri hallettikten sonra gerçekmiş gibi gelecek. | Open Subtitles | أنه سيكون حقيقيا بمجرد أن نذهب خلال كل الأمور الرسمية |