Ama kirli bebek bezlerini görebiliyordum. Çocukların bazıları stresli ve sıkıntılı görünüyordu ama tek ses küçük bir inleme idi. | TED | كنت أرى الحفاضات المتسخة، و كنت أستطيع رؤية نكبة بعض الأطفال، لكن الضجيج الوحيد كان أنين متواصل و منخفض. |
Sunumunda ilerlerken, gözümün ucuyla John'u görebiliyordum. | TED | وأنا أمضي قدماً في عرضي، كنت أستطيع رؤية جون بطرف عيني، |
Sanki az önce geldiğimiz yolu görebiliyordum ama şimdi göremiyorum. | Open Subtitles | كنت أستطيع رؤية من أين أتينا قبل لحظة لكن الآن لا أستطيع |
Kafasını görebiliyordum vücudu arabanın içine sıkışıp kalmıştı. | Open Subtitles | كنت أستطيع رؤية رأسها فقط وجسمها كان عالقاً داخل السيارة |
Çok yüksekti. Otobanı görebiliyordum. | Open Subtitles | كان مرتفعًا جدًا كنت أستطيع رؤية الطريق السريع |
Aslında, çadırları da görebiliyordum. | Open Subtitles | حقيقتا كنت أستطيع رؤية الخيام |
Bahçede bir gölge görebiliyordum. | Open Subtitles | كنت أستطيع رؤية ظل في الفناء |