"لا يختلف" - Translation from Arabic to Turkish

• farksız
• aynı şey
• hiçbir farkı
• iyi olmayacağıdır
• farkı yok
• farklı olmayan
• farklı değil mi
• farklı değildir

Etkileri orta-verimli bir Amerikan bombasından farksız.
التأثير لا يختلف عن تأثير القنبله الأمريكيه متوسطة التفجير

Ondan nefret etmen çok anlamsız. O adam senin 20 yıl önceki halinden farksız.
أنا لا أفهم لماذا تكرهه هذا الفتي لا يختلف عنك قبل 20 عاما في شيئ

İki gece uyumamak da neredeyse bir gece uyumamakla aynı şey.
و عدم النوم لليلتين لا يختلف عن عدم النوم ليلة

Sıradan su işte. Yani Marx'ın bulunduğu sudan hiçbir farkı yok.
أعني، لا يختلف عن الماء الذي وجد فيه ماركس

Üç senelik Burger Shack çalışanı olarak, eğer öğrendiğim bir tek şey varsa, o da Beyaz Kale'yi çok sevseniz dahi, oradaki hamburgerlerin iyi olmayacağıdır.
كموظف في كوخ البرجر لـ سنوات الماضية لقد تعلمت شيئاً واحداً وهو إذا كنت تشتهي قلعة بيضاء البرغر هنا لا يختلف عنه

- Kumdan fazla bi farkı yok. - Evet. Sıradan kum gibi.
لا يختلف كثيراً عن الرمل آجل , أنه مجرد رمل عادى

Bugün gördüğünüzden pek farklı olmayan bir kazaydı.
نعم، حادث لا يختلف كثيراً عن الذي رأيته اليوم

Lazer kullanmak normal bir bronkoskopik rezeksiyondan çok farklı değil mi yani?
إذا فاستخدام الليرز لا يختلف كثيرا عن الاستئصال العادي بمنظار القصبات؟

Acı duyarlılığındaki çeşitlilik diğer uyarıcılara verilen cevapların çeşitliliğinden pek farklı değildir.
التقلبات في حساسية الألم هو لا يختلف كثيرا عن جميع أنواع التقلبات في الإستجاية للمحفزات الأخرى

Bütün çağdaşları gibi, prensipte hava sisteminin benim güneş sistemimden farksız olduğuna inanıyordu.
وكغيره من العاصرون فقد آمن بالقاعدة التى تقول أنه ما دام الطقس لا يختلف عن تلك الألة

Üniversite basketbol oyunlarında şike yapmaktan pek de farksız değil.
لا يختلف كثيرًا عن الغش في المراهنات على مباريات كرة السلة،

Yaptığın şey zamanın başlangıcından beri annelerin yaptığından farksız.
ما فعلته... ...لا يختلف عما فعلتة الأمهات منذ بداية الحياة.

Kongre, ülkenin geri kalanından farksız.
لا يختلف الكونغرس عن باقي البلاد

Onları süresiz olarak elinde tutmanın okyanusa atmakla aynı şey olduğunun farkında mısın peki?
وهل تفهم أنّ إحتجازكَ إيّاهم لا يختلف كثيراً عن إلقائهم في المُحيط؟

Kiliseden ekmek çalmakla aynı şey.
لا يختلف الأمر عن سرقة الخبز من الكنيسة

Yaşam hakkı savunucusunun, Aile Planlama Kliniği'ni bombalamasıyla aynı şey Duck.
هذا لا يختلف عن شخص يفجر عيادة أسرية يا (داك)

Eğer emir alamıyorsa, vahşi bir hayvandan hiçbir farkı yok.
أذا لم ينصاع الى الأوامر فهو لا يختلف عن الحيوانات المفترسة

Bize baş kaldıranlardan hiçbir farkı yok.
إنه لا يختلف عن أى من الآخرين الذين حولوا ظهورهم لنا

Bunu bahçıvanlıktan veya temizlikçilikten hiçbir farkı olmadığını söylemiştin.
نعم، قلت أنه لا يختلف عن عمل عاملة التنظيف أو البستاني

Diğer ekspres trenlerden belirgin bir farkı yok.
لا يختلف كثيراً عن القطارات السريعة الأخرى

Dış uzay'ın diğer sınırlardan hiç bir farkı yok.
الفضاء الخارجي لا يختلف عن اي حدود اخرى.

Şu anda anlamanı beklemiyorum zaten ama bir gün uyanıp aynaya baktığında benden pek de farklı olmayan birini göreceksin.
لا أتوقع إنّك تفهم الأمر الآن، لكن في يوماً ما ستستيقظ وتنظر إلى المرآة، سوف تجد أحداً الذي لا يختلف تماماً عنيّ.

Bir manga asistanının işsiz olmasından daha farklı değil mi?
مساعد رسام المانجا لا يختلف عن كونه عاطل عن العمل، أليس كذلك؟

Aynı zamanda ev sağlık hizmetlerinden ve tanısal sistem dünyasından çok farklı değildir.
وأيضا لا يختلف كثيرا عن الرعاية الصحية المنزلية و النظام العالمي للتشخيص.