"لا يختلف عن" - Translation from Arabic to Turkish

    • farkı yok
        
    • farklı değil
        
    • farklı değildir
        
    Dış uzay'ın diğer sınırlardan hiç bir farkı yok. Open Subtitles الفضاء الخارجي لا يختلف عن اي حدود اخرى.
    Izgaraya yapışmış bir biftekten hiç farkı yok. Open Subtitles الأمر لا يختلف عن قطع اللحم المشوي التي تلتصق على المشواة
    babamızın kılıç yolundan bir farkı yok. Open Subtitles ومع وجود هذا الحس لدينا، فالأمر لا يختلف عن طريقة والدي في تكريس نفسه للسيف.
    Onca şeyden sonra hiçbir şey dünden farklı değil değil mi? Open Subtitles بعد كل كان لا يختلف عن أي يوم آخر، أليس كذلك؟
    Ama görünüşe göre, insanoğlunun açgözlülüğü, Tao Tei'den farklı değil. Open Subtitles لكنني أستشفّ أن جشع البشر لا يختلف عن الوحوش الضارية
    Bu ormandaki gençler için dallardan farklı değil. TED و هذا لا يختلف عن الاعواد للمراهقين في الغابة.
    Golf de hokeyden farklı değildir. Yetenek gerekir ve tabii disiplin de. Open Subtitles الجولف لا يختلف عن الهوكى، انة يتطلب موهبة وتحكم بالنفس.
    Bunun farkı yok. Open Subtitles و هذا جعلك غاضباً و هذا لا يختلف عن ذلك الوضع
    - Bir suçluyu itirafa zorlamak için yalan söylemekten farkı yok. Open Subtitles هذا لا يختلف عن الكذب على المجرم لكي يعترف
    Sıradan su işte. Yani Marx'ın bulunduğu sudan hiçbir farkı yok. Open Subtitles أعني، لا يختلف عن الماء الذي وجد فيه ماركس
    Eğer emir alamıyorsa, vahşi bir hayvandan hiçbir farkı yok. Open Subtitles أذا لم ينصاع الى الأوامر فهو لا يختلف عن الحيوانات المفترسة
    Bize baş kaldıranlardan hiçbir farkı yok. Open Subtitles إنه لا يختلف عن أى من الآخرين الذين حولوا ظهورهم لنا
    Kenshin'in herkes tarafından yenilmez olduğu düşünülürken o sadece yetenekli bi atlet bizden başka bir farkı yok. Open Subtitles أنه في حين أن الجميع قد يعتقد كينشين غير معرضة للخطر، أنا اعتقد انه هو رياضي موهوب، ولكن على خلاف انه لا يختلف عن لنا.
    Elmas dolu bir arazide yürümekten hiç de farklı değil. TED هذا لا يختلف عن المشي في أفدنة من الماس.
    Biyokimyasal olarak büyük oranda çikolata yemekten farklı değil. Open Subtitles كيميائياً وحيوياً لا يختلف عن أكل كميات كبيرة من الشوكولاتة
    Dean O avladığımız şeylerden farklı değil. Open Subtitles دين إنـّه لا يختلف عن أي شيء قمنا بمطاردته
    Kafasız kadınla ilgili çocukça efsaneden farklı değil. Open Subtitles لا يختلف عن الأسطورة الصبيانية عن المرأة عديمة الرأس
    Bana göre Ocean Grove pek de farklı değil. Open Subtitles و من خبرتي أوشن جروف لا يختلف عن ذلك بكثير
    Fiziksel özelliklerin kuzeninden farklı değil. Open Subtitles تركيبك الفيزيائي لا يختلف عن تركيب قريبتك
    Cesedin olduğu yeri temizlemek herhangi bir evi temizlemekten farklı değildir. Open Subtitles ..تنظيف مكان الجثة في الواقع ، لا يختلف عن تنظيف أي منزل
    Bu bir yok ediciyi çağırmaktan farklı değildir. Open Subtitles إن الأمر لا يختلف عن إتصالك بمبيد القوارض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more