Tom Crenshaw karısını öldürmekten tutuklanınca kimsenin aklına Alberta'daki küçük kız gelmedi. | Open Subtitles | لذلك، عندما إتهم توم كرينشو ,لقتل زوجته لن يبحث أحد عن الطفلة الميتة في ,ألبرتا |
Richard Kimble karısını öldürmekten... yargılandı ve hüküm giydi. | Open Subtitles | ريتشارد كيمبل حوكم ومدان لقتل زوجته |
Hans Resier karısını öldürmekten haftaya hâkim karşısına çıkacak. | Open Subtitles | الاسبوع القادم (هانز ريزر) يذهب للمحاكمة لقتل زوجته |
Gariptir, bir an Charlie Simon'ın sadece eski karısını öldürmeyi planladığını düşünmek istedim. | Open Subtitles | الغريب أني كنت آمل أن شارلي سيمون فقط كان يخطط لقتل زوجته السابقة |
Sonra da kitaptaki gibi karısını öldürmeyi planladı. | Open Subtitles | ثم استخدم الكتاب كمخطط لقتل زوجته |
Apothecary'i karısını öldürmek için onun kiraladığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقولين أن الزوج قام بتوظيف الصيدلي لقتل زوجته ؟ |
Polis, daha sonra odasında bir günlük buldu ve onu, karısını öldürmeyi planladığını keşfetti. | Open Subtitles | وجدت الشرطة لاحقًا مفكرة في غرفته. وإكتشفوا أنّ (وو) كان يخطّط لقتل زوجته. |
Ve böylece Bay Gildea'nin karısını öldürmek için, gerekli donanımı, sebebi ve fırsatı olduğu sonucuna vardım. | Open Subtitles | وبهذا قمت بإستنتاج ان السيد (جيلداي) لديه الوسيلة الدافع والفرصة لقتل زوجته |
Bu teorideki tek eksik Alfaro'nun karısını öldürmek için bir sebebinin olmaması. | Open Subtitles | عيب هذه النظرية هو أنّه ليس لدى (ألفارو) دافع لقتل زوجته |
O zaman Judson karısını öldürmek için kiralık katil tutuyor. | Open Subtitles | إذاً " جادسون " وظف مأجوراً لقتل زوجته |