zaten yüzlerce kez, bunu birdaha yapmayacağıma dair sana söz verdim. | Open Subtitles | لقد سبق وأن وعدتك مئات المرات أني لن أفعلها مرة أخرى |
Kadın: Ona zaten söyledim. Sizi arayacağımı ona söyledim. | TED | المرأة: لقد سبق أن طلبت منه ذلك. ولقد قلت له أنني أتصل بكم. |
Ona zaten sordum. Daha geçen hafta sordum. Bu sabah yine sordum. | Open Subtitles | لقد سبق وسألتُه، سألتُه بالأسبوع الماضي وسألتُه هذا الصباح. |
Onu çoktan denedim. Arka koltuğa koyalım. | Open Subtitles | لقد سبق وجربت هذا دعنا نجرب المقعد الخلفى |
Daha önce de evime girdi, kapımı kırıp bana saldırdı. | TED | لقد سبق أن أقتحم هنا من قبل، واعتقل بعد إعتدائه علي. |
Ben kendi kendime bir vaaz verdim zaten. | Open Subtitles | وفر أنفاسك، لقد سبق وأن أعطيت نفسي محاضرة |
zaten fıstık ezmesi yiyor. | Open Subtitles | حبيبي، لقد سبق وأن أكل زبدة الفول السوداني |
Medyada yeterince görüyor zaten. | Open Subtitles | لقد سبق لها الحصول على بعض وسائل التعلّم حقاً |
Doktor randevumu zaten iki kere değiştirdim. | Open Subtitles | لقد سبق وأن أعدت ترتيب موعدي مع الطبيب مرتين |
Bu hayatın zaten sana zararı oldu. - Fazlasıyla hem de, biliyorum. | Open Subtitles | لقد سبق وكلّفتك هذه اللعبة، صحيح أكثر ما يجب، أعرف |
Olmaz. Onu zaten araba ödemesine harcadık. | Open Subtitles | لا نستطيع لقد سبق واستعملناه من أجل أقساط السيارة |
Onlara zaten söyledim... kızımı geri alana kadar hiçbir bilgiyi açıklamayacağım. | Open Subtitles | لقد سبق وأن أبلغتهم لن أدلي بأي معلومات إلا بعد أن أستعيد ابنتي |
Bu sicimin çiftliğin her yanında olduğunu sana zaten söylemiştim. | Open Subtitles | لقد سبق وأخبرتكَ أنّ الخيوط في جميع أنحاء المزرعة |
Ben şansımı deneyeceğim. Onları zaten yeterince tehlikeye soktum. | Open Subtitles | سوف احاول لقد سبق لى ان تعرضت للكثير من المخاطر معهم |
Onu çoktan denedim. Arka koltuğa koyalım. | Open Subtitles | لقد سبق وجربت هذا دعنا نجرب المقعد الخلفى |
Bu çoktan unutulmuş katakomplarda duramazdım görünen, onun da öyle yaptığı. | Open Subtitles | لقد سبق لي أن جئت إلى هذه الكهوف الأرضية المنسية من الواضح إنه فعل ذلك أيضاً |
Bu çoktan unutulmuş katakomplarda duramazdım görünen, onun da öyle yaptığı. | Open Subtitles | لقد سبق لي أن جئت إلى هذه الكهوف الأرضية المنسية من الواضح انه فعل ذلك أيضاً |
Daha önce pek çok kısa hikayem yayınlandı. | Open Subtitles | لقد سبق لي أن كتبت الكثير من القصص القصيرة. |
- Daha önce de işkenceye uğradım. - Bu hayal edebileceğin hiçbir şeye benzemiyor. | Open Subtitles | لقد سبق تعذيبى قبلا ليس هذا كأى شئ يمكنك تخيله |
Goa'uld Daha önce de zihin kontrolü kullanmıştı. | Open Subtitles | لقد سبق للجواؤلد أن إستخدموا السيطرة العقلية |
İnsanların iyimserlik eğiliminin faydalarını Size anlattım, bu yüzden herhalde bu eğilime sıkı sıkı sarılmak istersiniz. | TED | حسناً لقد سبق وأن ذكرت لكم كل مزايا الميل للتفاؤل، والتي قد تجعلكم تتشبثون به، |
Daha küçük şeyler için çok daha fazlasını yaptım. | Open Subtitles | لقد سبق لي القيام بأكثر من ذلك في مقابل أقل |
Bir keresinde depoda bana bir hikaye anlatmıştın, oğlun hakkında bir hikaye. | Open Subtitles | لقد سبق أن رويتَ لي مرّة قصة بالمستدوع قصة بشأن ابنك |