Problem şu ki, bizler uzun yaşamak için programlanmadık. | TED | المشكلة هي أننا لسنا مبرمجين لكي نعيش طويلا. |
İsyancılar gibi yaşamak için herşeyi bitirelim mi? | Open Subtitles | لكي تعيدنا إلى أيّام البشريّة ؟ لكي نعيش مثلما يعيشون في المناطق المحظروة ؟ |
Çıkarlarla değil, yasalarla yönetilen bir ulusta yaşamak için. | Open Subtitles | لكي نعيش في بلد يحكمه القانون, ليس الأرباح. |
Çok fazla bir şey anlamadım, ama o yaşamak için illüzyonlara ihtiyacımız olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنا حقاً لم أفهم الكثير منه، لكنهُ قال بأننا بحاجة للوهم لكي نعيش. |
Benim görüşüm erkeklerin, kadınların belirlediği çok şeye ihtiyacı var, yaşamak istiyorum dedikleri hayatı yaşamak için, yaşamak istediğimizi söylediğimiz hayatı yaşamak için. | TED | وفي رأيي، الرجال في حاجة إلى الأشياء التي حددتها النساء ويحتاجونها لعيش الحياة التي يردونها لكي نعيش الحياة التي نريد أن نعيشها. |
yaşamak için geçmişimize bir sünger çekmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نتخلى عن ماضينا لكي نعيش. |
Şehir hayatının üç yönüne bakınca, bu çok daha belirgin hale geliyor: Birincisi, vatandaşlarımızın demokratik kuruluşlarla birlikte hareket etme isteği, ikincisi, şehirlerimizin bütün mensuplarını gerçekten dahil edebilme becerisi, sonuncusu ise, mutlu ve tatmin edici bir hayat yaşamak için bizim kendi becerimiz. | TED | ولقد أصبح هذا الأمر جليًا عندما ننظر إلى الجوانب الثلاثة لحياة المدينة: أولاً، رغبة مواطنينا في المشاركة مع المؤسسات الديموقراطية. ثانيًا، مدننا وقدرتها على احتواء كل المقيمين بها. وأخيرًا، قدرتنا الخاصة لكي نعيش حياة مرضية وسعيدة. |
Babam ben daha doğmadan bu yeri almış ve birlikte yaşamak için halkı Idaho'dan buraya getirmiş. | Open Subtitles | ابتاع أبي هذه الأرض قبل مولدي ونقل عائلته إلى هنا من (آيداهو) لكي نعيش معاً |