Gerçekten de okula gittiğim ilk gün, altı yaşındayken teknik olarak yetersiz beslendiğim için özel bir beslenme programına dahil edildim. | TED | بالفعل في أول يوم عند ذهابي للمدرسة في سن السادسة وضعت في برنامج مخصوص للتغذية لانني كنت مصاب بسوء التغذية فعلياً |
Kesinlikle nefes kesiciydi ve gördüğümüz bu hayvan, beslenme dokunaçları bütün ve tam uzatılmış olarak, iki katlı bir ev uzunluğunda olmayıdı. | TED | كان الأمر مذهلا تماما، ولدى هذا الحيوان مخالب للتغذية سليمة و ممدة بالكامل، وقد يكون طولها مطول بيت مكوّن من دورين. |
Buraya orgazm enerjisiyle beslenmek için mi geldin? | Open Subtitles | سافرت إلي هنا للتغذية علي طاقة نشوة الإلتقاء الجنسي ؟ |
Henüz sütten kesilmedikleri için çiftleşme zamanında kreş gibi bir arada oldukları yerlerde toplanır ve yalnızca beslenmek için annelerinin yanına giderler. | Open Subtitles | هم لم يفطموا في الوقت الأخدود والفرقة الكبيرة معا في دور الحضانه العودة الوحيد إلى أمهاتهم للتغذية |
Ona Petrova diyorlarmış. Biraz beslenmesi gerek. | Open Subtitles | نعم ، يسمونها بتروفا تحتاج للتغذية قليلا |
Sen sadece beslenmesi gereken bir başka gırtlaksın benim için. | Open Subtitles | أنت لست غير فمّ آخر تحتاج للتغذية. |
Beslenmeye gereksinim duymadıklarını kesin olarak öğrenmiş bulunuyoruz. | Open Subtitles | حسنا، نعرف الآن بشكل حاسم أنه ليست لهم حاجة حقيقية للتغذية |
Anatomiden Beslenmeye ve doktorun hastaya yaklaşımına kadar her şeyi kaleme aldı, korunmalarını sağlamak için yazılarını özenle listeledi. | TED | لقد أصدر أطروحات في مختلف المجالات من التشريح، للتغذية ،وصولاً لعناية المرضى، مع الفهرسة الدقيقة لها في سبيل الحفاظ عليها. |
Birkaç yıl önce, Donna gelen yeni standartları en önce uygulamaya karar verdi ve beslenme standartlarını revize etti. | TED | قبل بضع سنوات، قررت دونا الخروج قدمًا بمعايير جديدة التي كانت قادمة، وقامت بإصلاح وتعديل معاييرها للتغذية. |
Birçok deniz hıyarı, aslında anüslerinden nefes aldığı halde özelleşmiş tüp ayakları beslenme ve solunum için kullanılabilir. | TED | يمكن استخدام أقدام أنبوبية متخصصة للتغذية وللتنفس، بالرغم من أن معظم أنواع خيار البحر يتنفس عن طريق فتحات الفضلات. |
Bu sıradışı kaz havuzu sürülere gece boyunca korunak, gün doğduktan sonraysa beslenme şansı sunar. | Open Subtitles | بركةالبطالإستثنائيةهذه ،توفر الملاذالليلي، و عندما يطلع النهار ، تمثل فرصة نادرة للتغذية. |
Koyun hemen ağzında yer alan Chongming Adası göçmen kuşlar için hayati bir dinlenme ve beslenme noktasıdır. | Open Subtitles | تقع عند مصب الحق وتقدم الجزيرة استراحه حيويه للتغذية والبقعه للهجرة |
beslenmek için suyun derinliklerine inmek zorundadırlar. | Open Subtitles | انه يحتاجون إلى المغامرة في المياه العميقة للتغذية |
Her türden aç hayvan beslenmek için buraya gelir. | Open Subtitles | الحيوانات الجائعة من كل نوع يأتون إلى هنا للتغذية. |
O kadar isteklidirler ki beslenmek için bile durmazlar. | Open Subtitles | إنهم حريصون جدا، فهم حتى لا يتوقفون للتغذية. |
Köpekbalıkları, gelgit ritmi yüzünden bir kaç saatte bir koşulları değişen kıyıda beslenmek için bu özel taktikleri kullanabilirler. | Open Subtitles | أسماك القرش قادرة على استخدام هذه التكتيكات الخاصة للتغذية قرب الشاطئي بسبب إيقاع المد والجزر, الذي تتغير احواله كل بضع ساعات. |
Evet, zira beslenmesi gereken iki kişisiniz. | Open Subtitles | لأن هناك إثنان منكِ بحاجة للتغذية |
Doktor David Klurfeld bir beslenme uzmanı ve ABDTB Tarım Araştırma Hizmetleri'nde insan beslenmesi ulusal programı yöneticisi. | Open Subtitles | لبقيّة حياتهم. (الطبيب (ديفيد كلورفيلد عالِم تغذية و رئيس البرنامج الوطني للتغذية البشريّة |
Christine'in beslenmesi lazım. | Open Subtitles | من الجلي أنّ (كريستين) بحاجة للتغذية. |
'Ilık kanla Beslenmeye ihtiyaçları var gibi görünüyor. | Open Subtitles | هم يحتاجون للتغذية على اللحم الدافئ'. |
Yine de geyiklerin Beslenmeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | وما زالت التشيتال بحاجة للتغذية |