Düşündüğün kadar kötü değil. Belki de ateş basması yaşıyorsundur. | Open Subtitles | الأمر ليس بالسوء الذي تظنين ربما تعانين من حمى سن اليأس |
Aslında bu göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | هل تعلم ؟ هذا ليس بالسوء الذي يبدو عليه حقا |
Sandığın kadar kötü değil ama yine de bayağı kötü. | Open Subtitles | ليس بالسوء الذي تعتقده، لكنّه بغاية السوء. |
Düşündüğüm kadar kötü değilmiş. | Open Subtitles | ليس بالسوء الذي توقعته |
Ama her neyse, inan bana, sandığın kadar kötü değildir. | Open Subtitles | لكن أياً كان, أضمن لكِ بأنه ليس بالسوء الذي تتخيلينه |
Bunun düşündüğüm kadar kötü olmadığını söylemen gerek. | Open Subtitles | أريدك أن تخبرني أن هذا ليس بالسوء الذي أعتقده. |
Korktuğum kadar kötü değil ve bundan uzun zamandır korkuyordum. | Open Subtitles | إنه ليس بالسوء الذي كنتُ أخشاه و كنتُ أخشى ذلك منذ وقتٍ طويل |
Söylediğin kadar kötü değil de ne demek amına koyayım Horace? | Open Subtitles | مالذي تتحدث عنه بحق الجحيم هوراس؟ ليس بالسوء الذي أتخيله؟ |
Göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | الامر ليس بالسوء الذي يبدو عليه |
Pekala, göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | حسناً، إنه ليس بالسوء الذي يبدو عليه |
- Göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | الأمر ليس بالسوء الذي يبدو عليه |
Hey, göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | الأمر ليس بالسوء الذي يبدو عليه. |
Pete söylediğin kadar kötü değil. | Open Subtitles | بيت ، إن الأمر ليس بالسوء الذي تتخيله |
Özrün sandığın kadar kötü değil." | Open Subtitles | "تشوهكِ ليس بالسوء الذي تظنينه" |
Düşündüğün kadar kötü değil! | Open Subtitles | يا إلهي, إنه... إنه ليس بالسوء الذي تتخيلينه! |
Mallory düşündüğün kadar kötü değil. | Open Subtitles | أتعلم، (مالوري) ليس بالسوء الذي تحسبه |
Düşündüğüm kadar kötü değilmiş. | Open Subtitles | ليس بالسوء الذي ظننته |
- Eminim sandığın kadar kötü değildir. | Open Subtitles | حسناً, أراهن بأنه ليس بالسوء الذي تظنه |
Jake, bunun düşündüğüm kadar kötü olmadığını söylemen gerek. | Open Subtitles | (جايك)، أريدك أن تخبرني أن الوضع ليس بالسوء الذي أعتقده. |