Şehirdeki suç sendikasının kontrolü ve yüz binlerce dolarlık uyuşturucu ve nakit için. | Open Subtitles | .. التى تسيطر على جريمة المدينة باكملها و .مئات آلاف في المخدّراتِ والنقدِ |
Almanlar Sovyet bölgesine girdikten sonra yüz binlerce Yahudi'yi öldürmekten kaçınmadı. | Open Subtitles | بينما دخلوا أراضى تحت السيطرة السوفيتية الألمان صادفوا مئات آلاف اليهود الشرقيين |
Dünya savaşında 2 milyon masumun ölümüne neden oldu ve şimdiden yüz binlerce masum hayatını kaybetti. | Open Subtitles | المليونا ميت فى الحرب العالمية الأولى والآن بالفعل مئات آلاف أكثر |
Binlerce, aslında çoğu zaman yüzbinlerce yıl geçiyor patlamalar arasında. | Open Subtitles | قد تمرّ مئات آلاف السنين بين الانفجار والآخر |
Israil yüzbinlerce Yahudi mülteci ve göçmeni sindirebiliyordu. | Open Subtitles | إسرائيل كانت تمتصّ مئات آلاف من اللآجئين والمهاجرين اليهود |
Ellcrys, yüzbinlerce yıllıktır. Akıl almaz ölçekte yaşama ve ölüme tanık olmuştur. | Open Subtitles | إن عُمر الإلكريس بلغ مئات آلاف السنين، ولقد شهدَتْ حياةً وموتًا أكثر مما يُحصى ويُحدُّ. |
Sezon içinde her gece yüz binlerce mürekkep balığı yumurtalarını bırakmak için sığ sulara gelirler. | Open Subtitles | كل يوم خلال الموسم مئات آلاف الحبارات تقطع رحلتها صعودا نحو المياه الضحلة لتفقس بيضها |
yüz binlerce insan bu seddin inşası sırasında hayatını kaybetmiş. | Open Subtitles | مئات آلاف من الناس فقد حياته اثناء بناءه. |
Sadece yerel ve buraya ait türlerden yüz binlerce fidan dikmeye başladık. Burada tahrip edilene benzer bir ekosistem inşa ettik. Yaşam olağanüstü bir şekilde geri gelmeye başladı. | TED | بدأنا بزراعة مئات آلاف من الأشجار والنباتات الأنواع المحلية فقط ، الأنواع الأصلية فقط حيث قمنا ببناء نظام بيئي مماثل لتلك التي دمرت وبدأت الحياة في العودة بطريقة لا تصدق |
Bir ilişki kurabilmek için yüz binlerce yıllık evrimle geliştirdiğimiz şeyler artık işe yaramıyor. Karşındakinin nefesi seninkiyle senkronize oluyor mu göremiyorsun. | TED | كل الأمور التي قمنا بها لبناء شعور التواصل واﻷُلفة الذي نشأ لدينا على امتداد مئات آلاف السنين من التطور كلها لم تجدِ نفعاً، لا تمكنك ملاحظة إن كانت أنفاس شخص ما تتزامن مع أنفاسك. |
Bu 329 video izlendi ve hâlâ biz burada otururken izlenmeye devam ediyor. Hatta hayret verici bir şekilde 90 milyon kez izlenmiş durumda. Ve bu videolara yapılmış, sürekli daha çok nefret ve şiddet doğuran yüz binlerce yorum var. | TED | وظهرت 329 فيديو تمت مشاهدتها ومازالت تُشاهد بينما نحن جلوس هنا في هذا المسرح، شوهدت ما يقارب 90 مليون مرة، وهناك مئات آلاف التعليقات على هذه التسجيلات، تحرّض على المزيد من العنف والكراهية. |
Vergi mükelleflerinin yüz binlerce doları. | Open Subtitles | ودفع مئات آلاف الدولارات للضرائب |
O zaman bankada yüz binlerce dolar olurdu. | Open Subtitles | نحن نتكلم عن مئات آلاف الدولارات. |
Sonra, uzun ve karmaşık bir süreçte, kabileler Çin ulusunu kurmak için birleştiler, Çin ulusu da Sarı Irmak'ın tamamını kontrol ediyordu ve baraj, kanal inşa edip ırmağı düzenlemek ve sel ve kuraklığı önleyerek refah düzeyini herkes için yükseltmek amacıyla yüz binlerce insanı bir araya getiriyordu. | TED | وبعدها بعد عملية طويلة ومعقدة اتحدت القبائل معا ليكونوا الشعب الصيني الذي حكم النهر الاصفر بأكمله. واستطاع ان يجمع مئات آلاف البشر لبناء السدود والقنوات وضبط معدل النهر وليمنع أسوأ الفيضانات والجفاف ورفع مستوى المعيشة للجميع. |
yüz binlerce kuş | Open Subtitles | مئات آلاف من الطيور |
2001'den beri yüzbinlerce insanla röportaj yaptık, gencinden yaşlısına erkek ve kadınlarla, eğitimli ve eğitimsizlerle. | TED | منذ 2001، حاورنا مئات آلاف من الأشخاص -- صغارا وكبارا ورجالا ونساءا، متعلمين وأميين. |
1990'larda aynı makineleri farklı modda kullanabileceğiniz keşfedildi ve bu modda beyinden bağımsız olarak yüzbinlerce mikroskobik kan akışı filmi çekebiliyorsunuz. | TED | في التسعينات، اكتُشف أن بإمكانك استخدام نفس الآلات بطريقة مختلفة، ويمكنك بتلك الطريقة صنع أفلام مجهرية لتدفق الدم من مئات آلاف المواقع في الدماغ بشكل مستقل. |
Onbinler ve yüzbinlerce yıl boyunca teşfik edici belli şeyleri bulmak için geliştik ve zeki ve uygar varlıklar olarak sorun çözmek ve öğrenmekten fazlasıyla teşfik oluyoruz. | TED | عبر عشرات و مئات آلاف السنين, تطورنا لإيجاد أشياء معينة تحفزنا, و ككائنات متطورة جداً و متحضرة, حُفزنا بشكل كبير بواسطة حل المشاكل و التعلم. |
Vergi ödeyenlerin yüzbinlerce dolarına mal oluyor bu. -Biliyorum. | Open Subtitles | ودفع مئات آلاف الدولارات للضرائب |
Ama hasarın yüzbinlerce doları bulduğu söyleniyor. | Open Subtitles | لكن الضرر في حدود مئات آلاف الدولارات |
Biz geleneksel matbaa makinelerini alıyoruz, geleneksel mürekkepler yapıyoruz, bunları baskıdan geçiriyoruz, ve yüzbinlerce elektronun kağıt parçalarından akmasını sağlıyoruz Böylece kağıdı interaktif hale getiriyoruz. | TED | ومن بين ما كنا نعمل هو القيام بعمليات الطباعة المعتادة مسربين حبرا ناقلا لتيار, ثم نقوم بطباعة الصحف,ولكن بالأساس جعل مئات آلاف من الاكترونات تتدفق فوق مختلف أجزاء الورقة حتى نجعل هذه الورقة أكثر تفاعلا. |