"ما لكنه" - Translation from Arabic to Turkish

• ama

Ben kendim de biraz utanıyorum ama bu iyi hissettiriyor.
و أنا كذلك أشعر بالخجل نوعا ما لكنه شعور جميل

Hikaye bu adam hakkında, kızlara deli oluyor ama elbise giymeyi seviyor.
تدور عن ذلك الرجل، هو متيم بفتاة ما لكنه يحب إرتداء ملابسها

Somji biraz sinirlidir, ama aslında çok iyi bir insan.
سوماج حاد المزاج الي حد ما , لكنه شخص لطيف

Bir gün gerçek duygularını anlayacağını biliyordum ama bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim.
كنت أعرف أنك ستدرك مشاعرك الحقيقة يوما ما لكنه أقرب كثيرا مما توقعت

Birazcık uçuyor. ama hala iyi gözüküyor.
إنه محمول جواً إلى حد ما لكنه مازال جيداً، مازال جيداً

Biraz utanç verici ama, bana kendini öptürdü.
،هذا محرج نوعاً ما لكنه أرغمني على تقبيله

Anladı sanırım kötü bir şey olduğunu ama yine de demedi bir şey.
أما هو فقد أحس بشئ ما لكنه لم يسأل عن شئ أبدا

Bir laboratuvarları olduğunu biliyoruz ama yerini söylemedi.
نحن نعلم بأنه يوجد معمل في مكان ما لكنه لم يقدم موقعاً

Sayılır, ama o hep herşeyin iyi olacağını söylüyor.
نوعا ما .. لكنه قال ان كل شيء سيكون على مايرام كارين ..

Biraz garip bir kişiliğe sahip ama çok iyi bir öğretmendir.
إنه غريب الأطوار نوعا ما لكنه معلم جيد جدا

Biraz eski tarz ama özellikleri çok güzel. Her yerde ses tertibatı var.
أنه قديم نوعاً ما لكنه ياتي مع وصلات صوت داخلية

Biraz yaşlı ve bitap ama çok eğlenceli.
إنه قديم ومتهالك نوعاً ما لكنه مرح للغاية

Birinden hoşlanıyorum ama sürtüğün tekiyle çıkıyor.
أنا أضع عيني على شخص ما, لكنه يواعد مهبل كبير.

Birine ihtiyacı var, her zaman birine ihtiyacı vardır ama hiç itiraf edemiyor.
إنه يحتاج شخص ما، إنه يحتاج دائما شخصا ما لكنه لا يستطيع الاعتراف بذلك

Çılgın Jerry'nin oralarda bir yerde olduğunu biliyorum ama 20 senedir çim biçme partileri ve aynı araba içine sıkışıp yapılan mangallar yüzünden kapana kısılmış durumda.
أنا أعلم جيري المجنون لايزال هنالك في مكان ما لكنه محتجز تحت 20 سنة من جز العشب

Çünkü kendisi tam bir aptal ama seksi bir kızıl.
لأنه غبي نوعاً ما لكنه أيضاً مثير نوعاً ما

ama, bir tür komşu. Nedense bizde daha çok kalır.
حسناً، نوعاً ما لكنه يعيش معنا بقدر ما يستطيع

Adam'ı bir yere götürmek istediğini söyledi ama oldukça ketum davranıyordu.
قال أنه يريد أخد آدم لمكان ما لكنه كان متكتماً جداً حيال الأمر

Tuhaftı ama insanda sadakat hissi oluşturuyor.
هذا غريب نوعاً ما لكنه أدى إلى ظهور حس بالإخلاص

Bir şey hissediyorum ama acıdan öte daha çok bir baskı, rahatsızlık gibi.
حسناً ، أنا أشعر بشيء ما لكنه ليس مُؤلماً كثيراً ضغط ، مصدر إزعاج ، حقاً